Etiket: simto

Bir sabah kahvaltısı

Twitter’da Cumartesi gününü 3 yazılık malzeme çıkararak yaşadığımı paylaşmıştım.  İlki, dün yazdığım “Kayacan” vukuatıydı. İkincisi ise şu an yazdığım kahvaltı. (fark ettim ki Twitter’a yazdığım sıralama farklıymış.)

Rutin bir yaşantıda; rutini bozma korkusuyla kontrolsüzce, kendini tekrarlayarak yaşanan olaylar, bazen rutinin getirdiği sıradanlığın dışına çıkabilirler. Kahvaltı (ve gibi) rutinler her ne kadar zorunlu sayılsa da, sıradanlaştıran şey muhtemelen yaşamın şartlarıdır. Ve bazen aşılırlar. O zaman da paylaşmaya değer olur diye düşünüyorum.

Ben aile ilişkilerimin (çekirdek hariç) çok da sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Yeterince sık görüşemiyoruz. Birbirimizi de yeterince tanımadığımızı düşünüyorum. Hatta 2. derece kuzenlerimi geçtiğimiz ay, ancak 20 yıl kadar sonra yüzyüze görebildim. Gerek yeterince tanımadığımdan, gerekse çok fazla ortak arkadaş vs. olmadığından, akrabalarımla bir araya gelmek benim üzerimde bir gerginlik yaratıyor. Ne konuşacağımı, neleri anlatabileceğimi kestiremiyorum. Genelde insanlarla, görüşmelerimde onların da ilgisini çekebilecek ve uzayan bir ortak sohbete vesile olacak laflar etmeyi severim.

Bundan bir ay kadar önce, -Cuma günü- kuzenim arayıp, “biz Cumartesi günleri amcamla kahvaltıya gidiyoruz. Yarın sen de gelir misin?” dedi. Son 15 yıl içinde örneği görülmemiş, heyecan verici bir plan olsa da, günün yoğunluğuyla reddetmek zorunda kaldım. (Bundan da şu sıkıcı yazımda bahsetmiştim.)  Bunun ardından kahvaltı planını 3 hafta daha ertelememiz gerekti.

İşte ben “sık görüşemiyoruz” derken, geçtiğimiz  Cumartesi günü kuzenim ve amcam ile ortalama görüşme standartlarımızın üzerine çıkıp, Nişantaşı’nda keyifli bir sabah kahvaltısı ve sohbetinin ortağı oldum. Yukarıda bahsettiğimin aksine, pek gerilmediğimi, hatta oldukça keyifli olduğumu söyleyebilirim. Yıllar sonra farklı bir ortamda bir araya gelip, farklıca sohbet edebilmek. Onların kahvaltı-yeme alışkanlıkları gibi farklı detaylarını deneyimlemek de oldukça hoştu. Bence “tanımak” sözcüğü asıl anlamını da bu noktada bulmaya başlıyor.

Ve bu anlatımın ardından, blogumu iyi bir aracı seçip kuzenim ve amcama açık teşekkür ediyorum.

Bunlar da o kahvaltıdan atraksyonel olmasa da, anıları sabitleyen araçlar arasında yerini alacak bir kaç fotoğraf:

Mayıs 25 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar Yorum Yok

Blog Ödülleri’nde oylama zamanı

bö!2009

Bu yıl ikincisi düzenlenen BlogÖdülleri ile ilgili bir duyuru girdisi yazmıştım. Bugün (11 Nisan) oylamalar başladı.  1 Mayıs 2009 tarihine kadar 14 kategoride, 1000’in üzerinde bloga oy verip seçme yapabilirsiniz. Her kategoride sadece bir bloga oy verebileceğiniz Letoonia Resorts Kişisel Bloglar kategorisinde adayım. Hemen bö2009‘a üye olup oy vererek heyecanımıza ortak olabilirsiniz. Kişisel bloglar kategorisinde tabii ki oylarınızı almayı dilerim ancak yine de adil bir oylama olmalı. Oylamaya başlamak için de kategoriler sayfasına girmelisiniz.

Direkt olarak bana oy vermek için:
http://2009.blogodulleri.com/blog/simto-alev

Ayrıca bir çok blogu takip etmeme, bazı blog yazarlarıyla arkadaş olmama, sosyal medyada bir parça yer almama rağmen, Türkçe içerikli bu kadar çok sayıda özgün blog olduğunu bilmiyordum. Bu Türkiye’de internetin gelişimi için oldukça sevindirici bir durum. Nitekim artan kalem sayısının kazandırdırdığı çoklu görüşler, eleştiriler, yorumlar bir çok alanda çerçeveleri genişletecek ya da kaldıracaktır. Mükemmel…

Haydi, oylarınızı verin, 2 Mayıs’da ödül töreninde hep birlikte eğlenelim.

Nisan 11 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden.., Haber, İnternet
Yorumlar Yorum Yok

Güzel Günler, Güzel Anlar

Selim tam olarak bu başlığı kullanarak bloguna bir girdi yazmış. Bir mim değildi ve kendi için yazmış. Dayanamadım; çaldım, kopyaladım. (: Konu basit. Bu girdiye cevap olarak benimle yaşadığınız komik bir anınızı yazacaksınız. Hem okuyup güleceğiz, hem hafızalar tazelenecek, hem de çok güzel bir arşiv olacak. Dilerseniz mimleyebilirsiniz de… (:

Haydi, başlayalım!..

Nisan 07 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar 3 Yorum
Etiketler , , , ,

Sevdiğim ama artık yayınlanmayan 3 dizi

Tarihimin en uzun başlıklarından birini -mümkün olduğunca kısaltarak- yazdığım bu yazı, bir mim konusudur. İki gün önce Arman beni şöyle mimlemiş. Onu mimleyense AyDi. Aynı meselede Berker de beni böyle mimlemiş. Konumuz başlıkta yazdığı gibi, severek izlediğimiz ama artık yayında olmayan 3 dizi film. Hemen başlayalım…

1) Sıdıka
Gözlemlediğim kadarıyla bu diziyi bilen kişi az. Bilenlerinse bir çoğu bu diziyi sevmiyor. Ben bayılıyordum. Atilla Atalay‘ın müthiş hikayelerinin televizyona aktarımıdır bu dizi Türk’lerin yaptığı en iyi uyarlamalardandır. Bir Sıdıka kitabında okurken kafanızda ne canlanıyorsa, televizyonda gördüğünüz onun kopyasıydı. Bu hem Atilla Atalay’ın kaleminin gücünden, hem de Hasibe Eren‘in karaktere cuk oturmasındandır. Ayrıca gözardı edilse de aslında Türkiye’nin ilk sit-com’u da Sıdıka‘dır.
Devamını oku →

Nisan 03 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar 3 Yorum

Hakkımda -2- Adım

İkinci bir örneği olmayan bir ada sahibim; Simto. Bu kimi zaman özellikle telefon görüşmelerinde problem olmuştur bana. Kendimi tanıtabilmek için defalarca adımı tekrarlar, kimi zaman kodlarım. Simto’ya ulaşana kadar da pek çok isim geçer. Simpo, simtu vs. Daha fenası sesimin de inceliği ile pek çok defa soyadım, ilk adım gibi anıldı: Alev hanım, merhaba. Bu geçici bir görüşmeyse genelde bozmam. Ama “hanım değil” diye uyarınca alınan tepkiler de başka. Hatta bence bu yazıyı okuyan beyler, hanımlar ilk fırsatta kendisine bey/bayan diyenleri uyarsın, eğlensin. <Süleyman bey, nasıl yardımcı olabilirim? / Bey değil, hanım..>

Böyle farklı, bir örneği daha olmayan bir ismim olunca, çok defa da anlamı sorulur. Ben de her defasında üşenmez anlatırım. Bu yazıdan sonra ancak üşenip link verebilirim. (: Alışılagelmiş bir isme sahip olmamamın ön nedeni kimliğimin din hanesinde Musevi yazması. Bunun devamı ise biraz enteresan… Devamını oku →

Mart 31 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar 3 Yorum