Etiket: İnternet

İnternete sansürden fazlası mı geliyor?

Sansür

Torba yasanın içine dahil edilen 5651 sayılı kanunun yeni düzenlemesi birkaç gündür gündemimizde. Eğer yasa bu haliyle geçerse, başlıktaki “İnternete sansürden fazlası mı geliyor” sorusunun cevabı kesin bir evet oluyor. 5651 sayılı kanunun asıl amacı internet üzerindeki yayınların düzenlenmesi ve bu yolla işlenen suçlarlara mücadele edilmesi. Ancak bugüne kadar bu yasa karşımıza sadece sansür olarak çıktı. Suçlar da, suçlular da yoluna devam ediyor. Şimdiki düzenleme ise internet kullanan herkesi potansiyel suçlu haline getiriyor. Belki bu yazıyı okuduğun için bile suçlu olabilirsin.

5651 zaten halihazırda tartışmalı bir kanundu. Bu kanuna bağlı olarak (veya geçmişinde, olmayarak) şu an 40.000‘e yakın site erişime engellenmiş durumda. Bu sadece bu işin peşine düşenlerin tespit edebildikleri. Çünkü devlet bu konuda hiç şeffaf değil. Sitelerin engellenme sebepleri de belirsiz olduğu gibi, kimine hiçbir şekilde anlam vermek mümkün değil. Bu gibi bir sansürün olması dahi hala bir tartışma konusu fakat ben bu yazıyı daha çok yeni düzenlemelere ayırmak istiyorum. Şimdi, soru şu: yasa geçerse neler olacak? Beni tedirgin eden durumlar aşağıda. Devamını oku →

Ocak 14 / 2014
Yazar Simto ALEV
Kategori İnternet, Yorumsal
Yorumlar 3 Yorum

İnternete girmiyorum

İnternet zararlı mı değil mi durmadan tartışıyoruz. Birileri internetin faydalarından bahsedip “kullanın” diyor. Birileri ise internetin zararlarını sıralayıp, “sakın ha!” diyor. “Girecekseniz bile dikkatli olun; kurda kuşa yem olursunuz…” İnternette elbette faydalı içerik de zararlı içerik de var. Zaten interneti oluşturan ayrı bir topluluk yok. Sokaktaki insan oluşturuyor bu içeriği. Bırakın İnternet Düşmanlığını başlıklı yazımda da bundan sözettim. Zararlı içeriğe erişenlerse, yine bunu tercih eden sokaktaki insandır. İnternet kimsenin önüne istemediğini koyacak bir yapı değildir.

Anlatacağım bu değildi tabii. Birileri internete girmeyin diyor. Ben internete girdiğim günleri hatırlayıp, zaten artık internete girmediğimi farkediyorum. Yazacaklarımı interneti biraz eskiden bilenler tabii şaşırmayacak. Ancak kardeşime anlatınca mesela, şaşırıyor. Ona “ilk hard disk’im kapasitesi cebindeki flash bellek kadardı” demem, birilerinin bana “eskiden televizyon yoktu. Geldiğinde de tek kanal, akşam yayın yapardı.” demesi gibi bir şey. Kardeşimin yaşı zaten vakitleri görmesi için ufak. Fakat koca koca adamların bu süreci görmemesi beni şaşırtıyor.

On yıldan fazla oldu bilgisayar sahibiyim. Biliyorum, ilk bilgisayarına daha benim doğduğum yıllarda sahip olanlarınız da vardı. O ilk bilgisayarımın sesi, cd-rom sürücüsü ve interneti yoktu. Disketle kurulmuş 2 oyun harici ya Solitaire oynar ya da Paint’de bir şeyler çizemezdim. Bir yıl sonrası, artık bana internetten sözeder oldular. Girmemi istediler ve akrabalarımın maddi-manevi desteği ile bir cd-rom sürücü, bir ses kartı, bir internet ve o internete girebilmek için bir modem satın aldık.

Modem’im 33.600k destekleyen, Conextant chipset’li internal bir karttı. Önceki cümlede yazdığım detaylardan ise o yıllarda bihaberdim. İnternet’i Superonline’dan almıştık. O zamanlar Windows’un dial-up tool’unu da bilmiyorum. Superonline’ın internete girmek için bir programı var. Önce yeni cd-rom sürücümle onu kurduk. Sonra her internete girmek istediğimde o programı kurcalamam gerekti. İnterneti aldığımda verilen kullanıcı adı ve parola da bu programa kayıt edildi.

Her şey bu kadar basit de kurgulanmamıştı. Modem denilen cihaz, internete girmek için Superonline’a ait 0822 alan kodlu bir numara çeviriyordu. Bu özel hat sabit telefon görüşmesinden ucuz olsa da, her gün 1-2 saat internete girmek telefon faturasının  iki katına çıkmasına sebep oluyordu. Yani artık hem internete (Superonline’a) hem de internete girdiğim için telefona para ödüyordum. Üstelik, telefon hattını modem kullandığı için ben internete girince telefonu da kullanamıyorduk. Kullanırsak da internet kesilirdi. Hoş, hiç 1 saat kesilmeden kaldığı da olmazdı.

Şartlar böyle olunca, ben bir de ailemden internete girmek için izin isterdim. Hem telefon faturasını kabartacağım hem de telefonu esir alacağım 1-2 saat için. Bu arada, dedim ya ilk modemim 33.600k idi. Superonline’ın bana verdiği hız ise maksimum 28.800’dü. Şu an TTnet’in verdiği en düşük hız, bunun 36 katı. Değişmeyen tek şey ise pahalılığı oldu.

Bugüne gelecek olursak; evimde yine bir modem var. Buna bağlı bir de telefon kablosu. Hepsi bu! Yalnızca internet için -hala yüksek meblağlarda- ücret ödüyorum. Telefon ise özgür. Bilgisayarımın güç tuşuna bastığım anda, zaten hali hazırda varolan interneti kullanaya başlıyor. Dahası internet artık yalnızca evimizde değil; sokaklarda, caddelerde, kafelerde… Adım attığımız her yerde var.

Ve yine dahası; önceden yalnızca bilgisayarımızda olan internet bugün bir kabloya dahi ihtiyaç duymadan telefonumuzda, tabletlerimizde hatta televizyonlarımızda var. Yarın buzdolabımızda bile olacak ve seçtiğimiz ürünler tükendiği an markete otomatik sipariş verir hale gelecek. Bir evdeki tüm cihazlar birbiriyle internet üzerinden konuşup anlaşabiliyor olacak. Televizyonumuz, kahve makinemizdeki taze kahve bardağa dolduğu an evdeki kablosuz ağ sayesinde haberdar olacak ve 2 dakika sonra, -cep telefonundan önceden seçtiğimiz filmi- IP TV üzerinden oynatmaya başlayacak.

Biz hiç internete girmeyeceğiz; internet elektrik gibi çevremizde olacak.
… Ya da internet hizmetini tamamen kaldıracaklar…

Aralık 09 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden.., Yorumsal
Yorumlar 2 Yorum

Bize Doping Lazım

Geçen gün FriendFeed’e yazdım, şaka ile: Doping’den bir paket alacakmışım. Şu reklam dönemi paketten vazelin çıkacak diye endişeniyorum doğrusu.. :D

Paket dün elime ulaştı. Yanılmamışım, vazelin vardı. Ama çok daha fazlası da. Bu yazıda onca vazeline rağmen Yurtiçi Kargo’nun getirmekte zorlandığı Doping paketinin içeriğinden bahsedip, aşağıdaki galeride bir dizi fotoğraf yayınlayacağım. İşte pakettekiler:

Kullanma kılavuzu: Paketten çıkan internet hızlandırıcı araçların nasıl kullanılacağına dair yeterli yönergelerin bulunduğu kapsamlı(!) (burada argo kullanmak vardı) bir kılavuz. Her araç için gerekli tüm aşamalar görsel muhteviyatlarla sunulmuştu.

Oneway İnternet Hızlandırıcı Vazelin: Piyasa değeri 50 liranın üzerinde olan bu vazelin, talimatlara uygun kullanıldığında tüm datanın yağ gibi kayarak modeminize ulaşmasını vaat ediyor. İlk denemelerimde başarılı olduğunu söyleyemem.

Özyıldırım Modem Yükseltici Anten: Tasarımı ile annemin “aliminyon tencere” kapağını anımsatan bu gereç, modemden gelen sinyalleri içine alıp geri yansıtmak suretiyle interneti hızlandırıyor. Ben gerek opsiyonel olarak satılan ayağı paketten çıkmadığından, gerekse anteni vazelinlemeyi düşünmediğimden yine başarısız oldum. Annem anteni kapak yapmakta ısrar edince, kıramadım.

Highconnect Şimdiyan Tütsü: Son teknoloji kullanılarak üretildiğini düşündüğüm çakmakla yanabilen bu tütsü, çıkardığı esrarengiz duman ve mistik kokularla internetin dizbağını çözüyormuş.  Talimatlarda “biraz bilgisayara, biraz modeme yelleyin” diyordu. Ben yanlış anlayıp biraz yellenince ortama bambaşka egzotik kokular hasıl oldu. Kısa süre içinde bağlantım tamamen koptu.

Tutsıkı Konekt Zımba: Talimatlarda, kaçak olabilecek kablo noktalarını vs. bu araçla zımbalamam gerektiği söyleniyordu. Ancak zımbadan tel çıkmayınca ancak sıkı tuttum zımbayı.

FreeCD Frekans Dağıtıcı: Bilgisayara takıldığında modemin id’sini otomatik bulan bu boş cd, monitöre yakın asıldığında internet harici sinyalleri geri yansıtıyormuş. Baktım, sinyal değil kendimi gördüm. Demek ki internetten arındım!

Shun-li Alarmlı Kota Sayacı: Kotalı internet kullanmadığımdan denemediğim bu aracı, pil takınca çalar saat olarak kullanabildiğimi farkettim.

Bağlantı Azdırıcı Kahve: Özellikle bağlantının yavaşladığı anlarda modeme serpilerek bağlantıyı uyandıran kahve de işe yaramadı! Fakat pişirince köpük köpük oldu, beni uyandırdı.

8 Mbit Sınırsız İnternet: Doping tüm bu icatların neredeyse hiç işe yaramayacağını biliyor olacak ki; 6 Aylık 8Mbit internet paketini de hediye etmiş. Açıkçası bu hediye, TTnet’i bırakıp Doping’e geçme konusunda hayli ikna edici. Yine de iyice düşünmek gerek. 6 Ay için dahi olsa müthiş bir deneyim olacaktır.

Ayrıca, www.bizedopinglazim.com‘daki oyunda, diğer internet hızlandırıcı icatları bulan 1 kişiye 10 yıllık hiper hızlı internet, 10 kişiye 1 yıllık hiper hızlı internet ve 100 kişiye 3 aylık Rapidshare Premium üyeliği veriyormuş. Oyunun herkese açık olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

Not: Bu yazıda yer alan araçlar ve kullanımlarına ait bilgiler tamamiyle hayal ürünü olup, Doping’in espirili jestine bir karşılıktır. Paketten çıkan her şey ise tamamiyle gerçektir..

Ayrıca aşağıdaki galeride yer alan fotoğraflar için kardeşime teşekkür ediyorum…

Nisan 04 / 2010
Yazar Simto ALEV
Yorumlar 1 Yorum

CSS Padding Problemi

Son zamanlarda XHTML ve CSS ile tablosuz tasarımlar hazırlamaya iyice merak saldım. Kendi çapımda da bir şeyler oluşturmaya çalışıyorum. Ancak biliyorsunuz ki başta Internet Explorer 6 olmak üzere tüm browser uyumsuzlukları biz webciler için çile haline gelebiliyor. IE6 ile karşımıza çıkacak problemlerden biri de Padding. Google’da Box Model Hacking araması ile bazıları işe yaramasa da bir çok farklı yöntem bulabilirsiniz. Ben ise bugün başka bir yöntemden bahseceğim. Byte israflı ama işe yarar bir yöntem.

Öncelikle 2 sütunlu bir şablon oluşturalım:

<div class=”govde”>
 <div class=”sol”>
  sol alan içeriği
 </div>
 <div class=”sag”>
  sag alan içeriği
 </div>
</div>

Bunun için gerekli CSS dosyası da şöyle olsun:

.govde { width:800px; }
.sol { width:590px; float:left: background:#cccccc; }
.sag { width:200px; float:right: background:#999999; }

Eğer sayfamızı bu şekilde çalıştırırsak, içerik yazılarımız sol ve üste yapışık çıkacak. Bunu önlemek için “sag” ve “sol” adlı class’lara padding-left:5px; padding-top:5px; ekleyebiliriz. Ancak bu şekilde Firefox iki alandaki padding’leri alanların width’lerini ekleyecek. 800px alana sığmadıkları için sag alan, sol alanın altına kayacak. İşte bunu engellemek için şu yöntemi uygulayacağız:

Öncelikle CSS dosyamıza yeni bir satır ekleyeceğiz

.padding5 { padding-left:5px; padding-top:5px; }

Ardından şablon dosyamızı aşağıdaki gibi güncelleyeceğiz

<div class=”govde”>
 <div class=”sol”>
  <div class=”padding5″>
   sol alan içeriği
  </div>
 </div>
 <div class=”sag”>
  <div class=”padding5″>
   sag alan içeriği
  </div>
 </div>
</div>

Böylece alanlarımıza padding vereceğiz ancak padding div’lerinin genişlik veya yükseklik değerleri olmadığı için hiçbir şekilde kaymayacak. Bu şekilde farklı ölçülerde padding class’ları hazırlayıp CSS dosyanıza ekleyebilirsiniz. Darısı margin‘in başına..

Ekim 09 / 2008
Yazar Simto ALEV
Kategori CSS
Yorumlar 6 Yorum

MSN’de Engellenen Diğer Sözcükler

Dün MSN’de “rahip” sözcüğü içeren mesajlar gönderememeye başladık. Hemen tüm haber sitelerine son dakika haberi gibi girdi. Ardından tufoto sözcüğünün de engelli sözcükler arasında olduğunu öğrendik. Anladık ki bunlar sadece birer örnekti ve devamı vardı. İşte engellenen diğer sözcüklerin bir listesi aşağıda. Listede kalın olarak yazdıkların Türkçe ve/veya benim ilginç bulduklarımdır. Ayrıca listede yer alan bir kaç site adresini de sildim…

.pif, imp.exe, bush-gracioso.exe, album.zip, photos.zip,yenibirmesaj, images.zip, myalbum2007.zip,  yuzmantari, img301.zip, img1756.zip, aminogrubu, hoto234.zip, boyamagucu, pic.zip, 038_jpg.zip, ecretimages56.zip, yesilsogan, love33.zip, monica.zip, img-0012.zip, imag091307.zip,tutuskanlik,  pic1273.zip, img-3773.zip, img-6434.zip, img-8197.zip, img-0950.zip, picts-7053.zip, mypictures.zip, image25.zip, pics.zip, foto.exe, fantasma.zip, tuhafkimse, impluse.exe, downgrdr.exe, photo656.jpg, photo234.zip, binkere, img021.zip, tanyababe.zip, stuff.zip, fotos.zip, tufoto, adalaryayi, get-messenger, yorungesel, 2nnvc7, blockinrio,  rahip, messaging-names, pictura002, sulandirma, messenger-scan, summer2008, messengerdeletechecker, photoalbum2007, imalatci, image029.zip, foto_781.zip, tunabaligi, chirstmas-2007.zip, photo2007-12.zip, img5-2007.zip, mypictures-0108.zip,  photos1-2008.zip, happy2008.exe, happy_2008.exe, happy-2008.exe, new_years_letter_flash.exe,  fmconsulting, acisalcap, mymsngallery, funpic.de, anlasmazlik, image031.zip, foto722a6

Şubat 18 / 2008
Yazar Simto ALEV
Kategori İnternet
Yorumlar Yorum Yok

MSN’de “Rahip” Sansürü

msn rahip sansürAz önce, İsviçre vatandaşı Meksikalı dünyaca ünlü Türk fotoğraf sanatçısı Ozan Daniel Eicher Özışık‘ın vasıtasıyla (o vasıta bir otobüs:p) öğrendim ki; MSN Messenger’da birine Rahip (rahip, RAHIP vs. türevleri de) yazınca, o mesaj karşı tarafa ulaşmıyor. Kimin, neden böyle bir engel koyduğunu da hakikaten merak ediyorum..
Sonradan gelen düzenleme: tufoto sözcüğü de sansüre takılıyor.

Şubat 17 / 2008
Yazar Simto ALEV
Kategori İnternet
Yorumlar Yorum Yok