Kategori Tiyatro

Chekhov’un Martı’sı Günümüze Uçmuş

Fotoğraf: Emre Mollaoğlu

Pürtelaş Tiyatro’nun sahnelediği, Anton Chekhov’un ünlü oyunu Martı ilk kez Kasım 2017’de İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyirci karşısına çıktı. Ben de ilk izleyenlerden biri olmanın peşine düşsem de; biletleri neredeyse satışa çıkmadan tükenen Martı’yı ancak 2 hafta kadar önce (Mart 2018) izleyebildim. Bilet bulabilmek ve alabilmek için çok bekledim ama buna değdi.

Oyundan sonra, doktoru oynayan Serdar Orçin’le kısa bir sohbet etme şansı buldum. Oyun hakkında fikrimi sordu. Beğenimi ifade ettikten sonra şaşırdığımı dile getirdim. “Ben çok daha sıkıcı bir şey bekliyordum. Çok iyi olmuş” dedim. Hayır; “sıkıcı” derken kötü bir oyundan değil, biçimsellikten bahsediyorum. Chekhov’un metninde kasvetli bir dünya, puslu bir hava, bitmeyen geceler, dümdüz bir tansiyon grafiği var. En azından benim algıladığım bu. Serdar Biliş’in yönettiği Martı’da ise tüm Checkhov algısını tepetaklak eden bir dünya kurulmuş. Devamını oku →

Mart 24 / 2018
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro, Yorumsal
Yorumlar 3 Yorum

Tiyatronun Alternatifi Yine Tiyatro

Tiyatronun Alternatifi Yine Tiyatro

Son zamanlarda, özellikle konvansiyonel medyada bazı tiyatro topluluklarından genellik küçümser bir dille “alternatif tiyatro” diye söz edildiğini görüyorum. Her zaman bu küçümser hal olmasa da, alternatif tiyatro kavramı iyice yerleşti dilimize. Ben ise bundan oldukça rahatsızım ve her duyduğumda “alternatif tiyatro yoktur” diye haykırmaya çalışıyorum.

Görsel Samuel Beckett’in Not I oyunundan. Kaynak Vimeo. İngilizcesi de şurda.

Çünkü alternatif tiyatro yoktur. Sadece tiyatro vardır. Peki nereden çıkıyor bu kavram? Hangi tiyatrolar alternatif? Kime veya neye alternatif bunlar? Gözlemlediğim kadarıyla tiyatroları şu şekilde kategorize ediyoruz: Devlet Tiyatroları (DT), Şehir Tiyatroları (ŞT), özel tiyatrolar ve alternatif tiyatrolar.

DT ve ŞT’den hiç bahsetmeyeceğim. TÜSAK’tan, eski güreş hakeminin ŞT Genel Müdürü olmasına tartışmalı çok hadise var. Kabaca ikisi de devletin yönetiminde olan, giderek bağımsızlığını yitiren ama hala bir şekilde çok ucuza, çok değerli oyunları oynayan tiyatrolardır. DT’nin tüm ülkeye tiyatro izletmek gibi önemli bir misyonu vardır. Devamını oku →

Haziran 27 / 2015
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro, Yorumsal
Yorumlar Yorum Yok

Yunus Günçe – Kafamda Böcekler Var

Kafamda Bocekler Var

Acayip adam Yunus Günçe. Radyo, televizyon, sahne geçmişi az değil ama ben kendisinin 2-3 yıldır farkındayım. Pek de takipçisi değildim doğrusu; sebepsiz. Bir şekilde doğru zamanda denkleşmemişiz demek ki. Kelime Oyunu’nda birlikte yarışmamız muhtemelen o zamanı denkleştiren şey oldu.

Kelime Oyunu performansımı ve deneyimimi yazarken Yunus Günçe için ayrı bir başlık açmıştım. Akıllı adam, konuşacak bir şeylerimiz olmalı. Daha evvel Yunus Günçe’nin Rehab‘lerini izliyordum ama Bu fikre, daha çok TEDxAlsancak konuşmasını izleyip, birlikte yarıştıktan sonra vardım. Geçtiğimiz cuma günü de Bo Sahne‘de Yunus Günçe’nin tek kişilik gösterisi Kafamda Böcekler Var‘ı izlemeye gittim. Devamını oku →

Kasım 18 / 2014
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro, Yorumsal
Yorumlar Yorum Yok

Bir Delinin Hatıra Defteri

Bir Delinin Hatıra Defteri

Malumunuz, Gogol’un oldukça ünlü eseri Bir Delinin Hatıra Defteri (BDHD). Oyunlaştırıldığından beri sayısız temsil veren oyunu Erdal Beşikçioğlu 2008 yılından beri Ankara Devlet Tiyatrosu’nda hiç ara vermeden, kapalı gişe oynuyor. BDHD’yi Aynı zamanda İstanbul’da Erdem Topuz performansıyla izlemek mümkün. Ayrıca Metin Zakoğlu da bu 20 sezondur aralıksız oynamaya devam ediyor. Metin Zakoğlu yorumu için Cafe Theatre‘a bakmakta fayda var. Bu yazının konusu ise elbette yıllar sonra kavuştuğum Erdal Beşikçioğlu performansıdır.

Ankara’da süren oyuna hem bilet alabilmek imkansızla neredeyse eşitti hem de engelim dolayısıyla Ankara’da gitmek benim için mümkün değildi. Yani bu oyunu izlemek “bir gün mutlaka” diye hayal köşesine işlenmişti. Birkaç gün önce oyunun turne kapsamında İstanbul’a geldiğini öğrendiğimde sevinmemle, bilet kalmadığını öğrenip intihara meyil etmem arasında geçen süre bir iki dakikadan çok değil. Bu konuda bir de tweet attım ve olaylar gelişti. Devamını oku →

Mart 25 / 2014
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro, Yorumsal
Yorumlar 1 Yorum

YOTA Komedi Sahnesi’nde doğaçlama tiyatro

yota1

Her ne kadar tiyatroyla bir türlü yeterince yakın bir münasebet kuramasam da; doğaçlama tiyatroya da her zaman ayrı bir ilgim oldu. Doğaçlama tiyatro çok da yeni bir şey değil. Modern anlamda ilk örneği 1930’lara kadar dayanıyor. Ama tiyatroda doğaçlama sanırım her zaman vardı. Doğaçlama tiyatro, geleneksel Türk tiyatrosunda da tulûat adıyla kendine yer bulmuştur. Özellikle Avrupa’da eğitimde de kullanılıyor. (daha fazla bilgi)

Türkiye’de doğaçlama tiyatro ile komedi, ilk olarak televizyonda da yer bulmasıyla Mahşer-i Cümbüş ile bilinir bir hal aldı. Ardından hem var olan doğaçlamacılar daha çok bilinir oldu, hem de yeni yeni doğaçlama tiyatro grupları oluştu. YOTA (Yersiz Oyuncular Tiyatro Atölyesi) da Türkiye’deki başarı doğaçlama tiyatro ekiplerinden biri. Devamını oku →

Kasım 05 / 2013
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro
Yorumlar Yorum Yok

Gri Sahne, Mezarsız Ölüler’le prömiyer yaptı

Mezarsız Ölüler

Gri Sahne‘yle nasıl tanıştığımı birkaç ay önce yazmıştım. Kısa bir süre sonra da kendi yazdıkları oyun Felaket’i prömiyerinde izlemiş ve yazıp anlatmıştım. Geçen zamanda Gri Sahne benim hayatımda önemli bir yere oturdu. Hem Gri’de daha fazla zaman geçirir oldum, hem de tiyatro izleyebildiğim nadir sahnelerden. Yakın zamanda blogda Gri’ye ve tiyatroya daha fazla zaman ayıracağımı öngörüyorum. Şimdi gelelim prömiyere.

Mezarsız Ölüler, Gri Sahne’nin bir süredir üzerinde titizlikle çalıştığı bir Jean Paul Sartre oyunu. Aslen bir oyun yazarı olmayan Sartre bu oyunu 1946 yılında yazmış. Ülkemizde ise bilinene göre 1963 ve 1990 yıllarında iki kez sahnelenmiş. Şimdi yeni bir yorumla Gri Sahne’de tekrar oynanıyor.

Varoluşçuluk üzerine yazılmış Mezarsız Ölüler’de Satre, seyirciye kendi varoluşlarını ve “nasıl var oluruz”u sorgulatırken bir yandan da kendi cevabını veriyor. Petalin yanlısı milisler tarafından tutsak edilen, belki de hayatlarının son saatlerini yaşayan direnişçiler sorgulanırken, bir yandan da kendi hayatlarını sorguluyorlar. Bu noktada seyirciye de iki soru kalıyor: Konuşacaklar mı? Konuşacaklar mı?

Hem felsefi, hem de psikolojik olarak yoğun ve derin bir oyun Mezarsız Ölüler. Gri Sahne, aynı yoğunluk ve derinlikte bir etkiyi seyircilerin üzerinde bırakacak bir şekilde, 120 dakikalık bir süreye sığdırmış oyunu. İki perdeye bölünmüş bu 120 dakikanın ardından, salondan sarsılmış olarak ayrılacaksınız.

Kasım ayında her cuma akşamı oynanacak Mezarsız Ölüler için Biletix‘den veya Gri Sahne gişesinden bilet alabilirsiniz.

Gri Sahne oyunu şu cümlelerle anlatmış:

Yaşamın temel çelişkisi varlık ve hiçlik. Asıl soru şu; nasıl var oluruz? Salt nefes alarak mı? Mezarsız Ölüler işte bu meseleye yanıt arıyor. Çok yönlü karakterler ve sürükleyici bir hikayeyle Sartre, özgür iradeyi ölümcül savaş ortamında teste tabi tutuyor. Ne kadar özgürsün? Oyun 1944’de Fransa’daki bir grup dirençinin bir köyü ele geçirmeye çalışırken Petain yanlısı milisler tarafından ele geçirilerek sorgulanmalarını konu ediyor. Direnişçiler milisler tarafından teker teker sorgulanıyor ve işkenceden geçiriliyor. Sorgulanan direnişçiler kendi varoluşlarına dair anlam yükledikleri tüm toplumsal değerleri sorgularken kendi bireysel seçimlerinin onları özgürlüğe taşıyabileceği meselesiyle yüzleşiyorlar. Oyunda savaşın yıkıcı atmosferinde insanın varolma mücadelesi Sartre’ın varoluşçuluk felsefesi ekseninde anlatılıyor.

Künye:

Yazan: Jean Paul Sartre
Yöneten: Ümit Doğan
Çeviri: Adalet Ağaoğlu
Oyuncular: Berna Küçülmez, Can Özden, Mehmet Zeki Giritli, Özgür Şahin, Seda Yüz, Ümit Doğan
Yönetmen Yardımcısı: Sevda Ertaş
Dekor Tasarımı: Ümit Doğan
Dekor Uygulama: Haluk Yüz
Kostüm Tasarımı: Gri Ekibi
Işık Kontrol: Sevda Ertaş
Fotoğraflar: Ozan Eicher

Ekim 28 / 2013
Yazar Simto ALEV
Kategori Tiyatro
Yorumlar Yorum Yok