Sanırım ilk defa bir televizyon dizisi hakkında blog yazıyorum. Bu zamana kadar yaz(a)mamış olmamın bir sebebi, benim sadık bir televizyon izleyicisi olmamamdır. 5-6 yıllık bir dönemi televizyonsuz geçirdiğim gibi, her izlemeye çalıştığımda gördüğüm türlü absürtlük ile yılmamdır. Yine de izlemeye değer bulduğum şeyler muhakkak var.
Yazmamamın diğer sebebi ise, dizilerde hep aynı şeylerden şikayet etmemdir. 90 dakika uzatılıp, hiçbir şey anlatamayan haller, gerçek dışı veya bize çok uzak ortamlar, izleyici kitlesi olarak hiç görmediğimiz bir ihtişamın benimsenmesi ya da tam aksine aile komedisi yapacağız derken birbirlerini taklit etmeleri, gereğinden fazla iyilik saçmaları, saçma mesaj kaygıları… Entrikalar, yalan dolu hayatlar, katledilen edebiyat eserleri… Bazılarında sokak sahnelerinin bile stüdyoya taşınması, arabayla 100 metre yol gitmemek için yapılan başarısız “greenbox” uygulamaları derken kahroluyorum.
Şimdi yazmamın sebebi ise: Behzat Ç. Devamını oku →