Bugün oy kullanma hakkı olan hemen herkes gibi devletimi yönetecek topluluğu seçmek için sandık başındaydım. Oy kullanmak hem bir vatandaşlık hakkıdır hem de manevi boyutta bir görevdir. Bu nedenle seçmen olma vasfına erişmiş her birey oy kullanmalı ve bu kişilerin oy kullanabilmesi için gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır. Malesef her şey, her zaman olması gerektiği gibi olmuyor.

Blogumu takip edenler muhakkak biliyorlardır. Bilmeyenler de bu cümle ile öğreneceklerdir ki ben bir engelliyim. Daha önce bir seçimde ve referandum‘da şartlar üzerine yazmıştım. Bu yıl da; 2011 genel seçimlerinde zaman çok ilerlemiş olsa da hiçbir şey değişmemişti. Dolayısı ile oy kullanma güçlüğü ile yeniden karşılaştım.

Oy kullanacağım 1219 numaralı sandık 2. katta idi. Polis memurları sağ olsunlar hemen yardıma koştular beni tekerlekli sandalye ile 2 kat taşımak için. Teşekkür edip durdurdum. Cümlelerimin özeti ile “yasal olarak sandık başkanının gözetiminde oyumu burada kullanabilmem gerekiyor. Ayrıca tüzükte “sandık alanı”nın 100 metre yarı çapta bir çemberi kapsadığı yazar” dedim. Memurlardan biri hemen sandık başkanına bu konuda bilgi vermek için koştu.

Birkaç dakika merdven başında görevli polisi bekledim. Fakat o sandık başkanının olumsuz yanıtını bana aktardı: “buraya kadar geldiyse yukarı da çıkacak!” Yapacak bir şey yok. 2 polisin kuvvetli kolları arasında arasında 2. kata kadar çıktım. Sandık odasına kadar girip, sandık başkanı ile durumu tartışmaya başladık. Durum daha da vahimleşti.

Sandık başkanı iyi niyetli görünen, sakin konuşan güzel bir abimiz. Ona da bir şey diyemiyorum. “Hakim kararı var“. diyor. “Tüzük?” diyorum, “kanun?” diyorum; “Hakim kararı varken bir şey yapamam” diyor. Engelli haklarımdan geçtim, “Peki ama sandık alanı 100 metre (yarı çap) bir çemberi kapsıyor” diyorum. Yine aynı hakimin kararı karşıma çıkıyor. Sandık alanı 15 metre. Yapacak bir şey yok. Zaten oraya kadar çıkmışım, tartışmak faydasız. Orada oyumu kullanıp evin yolunu tutuyorum yine polis memurlarının yardımı ile.

Eve gelince, yeniden bir araştırmaya başlıyorum. “Sandık Alanı” ve “Sandık Çevresi” diye 2 kavram varmış. “Sandık çevresi” 298 Sayılı “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında”ki kanunun değişen 81. maddesine 2010 yılında girmiş ve bu seçimlerde ilk kez kullanılıyormuş. 15 metrelik sandık çevresi, sadece polisin girebileceği alanı sınırlıyor. Sandık alanı ise benim oy kullanabileceğim alanı. Olmadı.. Bu konuda bilgi edinmek için Google’da tonlarcası bulunan 2 kaynak: Bir, iki.

Diğer mesele ise benim nasıl oy kullanacağıma ilişkindi. YSK’nın sitesindeki bilgiye göre engel durumum muhtarlıktaki listede belirtilmemişse, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na başvurmam gerekiyormuş. Aynı sitede 2009 tarihli bilgiye göre de bu başvuruyu engelli olduğumu kanıtlayan resmi bir belge ile yapmam gerekiyormuş.

Burada olay yeniden bir kopuyor. Her şeyden önce bugün Twitter’da da yazdığım gibi: “Seçim kurulu başkanlığına engelliyim diye başvuru yapabilecek kadar engelsiz olsam, emin olun oy verirken bir mücadele peşine düşmezdim.” Aynı zorluklar, tüm binalarda var. Gerçekten böyle bir başvuruyu rahatlıkla yapabilecek olsam, tüm bu yazılara da tartışmalara da lüzum kalmazdı.

Diyelim ki başvuru yapmaya kalktım. İstedikleri belgenin nasıl hazırlandığından sözedeyim. Bu belge, tam teşekküllü hastanelerden alınabilen ve engel durumunu belirten bir sağlık kurulu raporudur. Gerektiği her farklı koşulda yeniden alınması icap etmekte. Benim bu şekilde halihazırda 3 farklı raporum var.

Bu raporu alabilmek için, 1 hafta boyunca her gün sabahın 6’sında kalkıp, en az 1 refakatçi ile yarım günü hastanede geçirmek gerekiyor. Dilekçe hazırlanması, kurul değerlendirmesi, yetmeyen zamanlar ile raporun alınması 15 güne kadar uzayabiliyor. Ben bir vatandaşlık hakkımı kullanabilmek için bu çileyi çekmek istemiyorum. Hepsi bu.

Malesef bu yıl da oy kullanmak bazılarımız için engelli bir haktı. Yine de her seferinde olduğu gibi, birilerinin yardımı ile oy kullanmanın huzurunu yaşadım. Sayım sonucu kendi adıma aynı huzuru vermese de umarım yeni  iktidar döneminde hükümet bazı (azınlık) vatandaşları herhangi bir sebeple yok saymaksızın görevini yapar…