Starbucks’la ilk iletişim kurduğumdan bu yana 2 yıldan biraz fazla zaman geçmiş. O tarihtte yaşananları “Starbucks’da engel yok” başlıklı bir yazı ile yine blogumda anlatmıştım. Özetleyecek olursak; ben Özgür Alaz aracılığı ile Starbucks ile, bir sosyal sorumluluk topluluğu adı altında iletişim kurup engelli sorunlarından bahsetmiştim. Bununla birlikte Starbucks girişlerine tekerlekli sandalye ile girebilmek için rampa yapılmasını rica ettim. Onlar “şu an mimari olarak bu çalışma için uygun değiliz ama halihazırda bir çalışmamız da var” cevabını verdiler. (soldaki fotoğrafa tıklayarak büyütebilirsiniz. Diğer fotoğraflar ise yazının sonunda.)

Çok kısa süre içinde de tüm Starbucks mağazalarının kapısına yardım zilleri  takıldı. Bu basit görünse de çok büyük bir adımdı. Ancak ben, bir takım özel sebepler ve içinde bulunduğum gruptaki anlaşmazlıklarla Starbucks ile iletişimimi kaybettim. Oysa rampa için de söz almıştım. Şimdi ise, o dönüşüm için ilk adımı attık! 

Starbucks’da kahve içeceksem, çoğunlukla tekerlekli sandalye girmek rahat olduğu için AVM mağazalarını tercih ediyorum. Zaman zaman başka mağazalarını tercih ettiğim de oldu. Beyoğlu’nun balkonunu çok sevsem de; çok yüksekte olduğu için tercih etmiyorum. İçeriye girebilmenin tek yolu iki kişiye büyük bir yorgunluk vermek. Geçen haftasonu ise ilk kez Tünel Starbucks‘a gittim. Genellikle kalabalık olsa da balkonunda boş yer vardı. Nispeten de alçak girişli. Yine çalışanların yardımı ile girebildim.

Ben bir masaya oturdum, kardeşim de kahveleri almak için içeri girdi. Kahveleri sipariş ederken, “şuraya rampa yapabilir miyiz” diye bir sor dedim. Hemen mağaza müdürü Aydın Bey yanıma geldi. Derdimi anlattım, ilgileneceğini söyledi. Ardından iletişim bilgilerimi almak için Başak Hanım yanıma geldi. Telefon ve e-posta bilgimi verirken, derdimi bir kez de ona anlattım. Sonra da kahvemi içip “belki bir şey yaparlar” umuduyla mağazadan yine çalışanların yardımı ile ayrıldım.

Dün (o ziyaretten tam 1 hafta sonra, Pazar) telefonum çaldı. Yabancı bir numaraydı. Başak Hanım Starbucks’dan aradığını söyleyerek kendini anımsattı. Hemen ardından da rampayı yaptıklarının müjdesini verdi.  Aradığında zaten Taksim’de arkadaşlarımla buluşacağım için hazırlanıyordum. Evden erken çıkmaya karar verdim. “Bugün zaten Taksim’e geçecektim, o halde teşekkür etmek için bir uğrayayım” diyerek görüşmeyi sonlandırdım.

Ben Tünel’e varana kadar Başak Hanımın mesaisi bitmişti. Ancak metro asansörünün bozulup yolumu değiştirmesi ve benim oyalanmam Başak hanımla istasyonda karşılaşmama vesile oldu. Böylece Tünel Starbucks’a birlikte gittik. Böylece hem teşekkür etme hem de rampayı güzelce deneme fırsatım oldu. Başak hanım bir kahve ikram edip ben arkadaşlarımla buluşana kadar sohbetiyle bana eşlik etti. Rampanın oluşum süreci ile daha detaylı bilgi sahibi olup, bazı iletişim adreslerine de ulaşmış oldum. Bu blog yazısının ardından bölge müdürlerine de teşekkür ve taleplerimi ayrıca ileteceğim.

Bir defa herhangi bir mağazaya böyle bir iş yaptırmak kolay değil. Bir çok lokal veya zincir mağazadan talebim tamamen cevapsız kaldı. Bu işte Aydın Bey ve Başak Hanımın ilgisi çok önemliydi. Sağolsunlar gerektiğinden fazla bile ilgili davrandılar. Ancak Starbucks gibi bir zincirde mağazanın ilgisi yeterli değil. Çünkü mağaza müdürü insiyatif ile mağazada herhangi bir değişiklik yapamıyor. Gerekli yerlerden izin almak gerekiyor. (bölge veya genel müdürlük diye zannediyorum) Bizim rampa da Aydın Beyin talebimi bölge müdürlüğüne iletmesi üzerine hazırlanmış. Aydın Bey orada olmadığı için yeterli bilgi sahibi olamadım ama öğrendiğim kadarıyla rampayı da müdürlük yaptırmış.

Peki yapılan rampa yeterli miydi? Malesef değildi. Hesapsız yapıldığı için gereğinden fazla dikti. Bu yüzden çıkabilmek için yine yardıma ihtiyaç duydum. Rampanın darlığı ise devrilme riskini ortaya çıkardı. Hatta benimkinden biraz geniş bir tekerlekli sandalye kullanamaz bile. Ancak bu cümleleri şikayet etmek için değil, gelecek çalışmalara referans olması için yapıyorum. Rampanın portatif ve gereğinde saklanabiliyor olması ise çözümü daha işlevsel kılmıştı.

Şimdi diyorum ki; küçük bir ricam ile (tabii ki mağazadakilerin özverisi ile de)  Starbucks bir mağazasında bu maliyeti düşük, uygulaması basit ve ihtiyacı yüksek uygulamayı gerçekleştirdiyse, mimari olarak uygun her mağazasında yapabilir. Belki bunu gören başka markalar da harekete geçebilir. Ben de bu yolda elimden geleni yapacağım. Malesef, sağlıklı insanların yürürken doğal olarak fark edemeyeceği 5 santimlik bir yükselti bile benim oradan geçmeme engel oluyor.

Üstelik bu çalışmaların sosyal sorumluluk adına önemli olmasıyla birlikte ticari olarak da akıllıca olduğunu iddia ediyorum. Çünkü o 5 santimlik yükselti en az 1 potansiyel müşteriyi dışarıda tutarken, yapılan en ufak bir çalışma tamamen davetkar oluyor.

Haydi Starbucks; Şimdi sıra diğer mağazalarında.