Birkaç gün daha dayansam bir ay olacaktı bloguma yazı yazmadığım süre. Oluyor bazı zamanlar böyle, yazacaklarım bitiyor ya da anlatacak sözcükleri seçmekte güçlük çekiyorum. Bu yüzden belki biraz sessiz kalmak da güzel.

Bugün sessizliğimi bozan şey ise yeni Anayasa için referandumda oy kullanmam oldu. Süreç boyunca hayır oyu vereceğimi gizlemedim. Beni tanıyanlar için de oyumu tahmin etmek güç değildi. Buna rağmen hiçbir evet-hayır tartışmasında yer almamaya özen gösterdim. Oyum “hayır”dı ancak hiçbir zaman “hayırcı” olmadım ve kimseye “evetçi” demedim. Çünkü bu yeni bir bölünmenin de başlangıcıdır.

Açıkçası kimin ne oy kullandığı ile de ilgilenmiyorum. Kimseyi de verdiği oydan dolayı yargılayamam. Bu noktada tek endişem bilerek oy vermiş olması. Hayır kararını vermeden evvel yeni Anayasa taslağını, karşılaştırmaları okudum. Zaman ilerledikçe her iki cephede hukukçuların görüşlerini de takip ettim; “neden evet” ve “neden hayır” kitapçıklarına gözattım. Tabii ki tüm bunları kendi siyasi görüşüm, hukuk anlayışım, devlete bakışımla da bir araya getirdim ve kararımı verdim.

Fakat kararınızı etkileyen “tuttuğunuz” siyasi parti, başbakanın televizyonlarda boy göstermesi, etrafta gördüğünüz billboard’lar, gazete ilanları, iftar yemekleri ya da Sezen Aksu veya Fazıl Say’ın açıkladığı oyları ise ters giden bir şeyler vardır. Çok tartışma, çok açıklama, çok magazin gördüm. Ancak pek azında bağımsızca maddelerin değerlendirildiğine şahit oldum. Hatta hiç kimsenin tarafsızca maddeleri değerlendirip, “bakın bu maddenin anlamı bu. Böyle istiyorsan evet,  istemiyorsan hayır demelisin” dediğini görmedim.

Benim öncelikli hayır deme sebebim, o çok tartışılan iki madde idi. “Beni yargılayacak adamı ben seçerim” cümlesi ile özetlediğim Anayasa değişikliğini kabul edemiyorum. Özellikle bir yandan Cumhurbaşkanlığı “seçmeleri”, bir yandan genel seçimler yaklaşırken. Bir yandan da Başbakan 13 Eylül hazırlaklarına başlayacakları yeni Anayasa’dan ya da istedikleri başkanlık sisteminden sözederken.

Anayasa’lar halkın bir takım hak ve özgürlüklerini oluşturmak ve korumak için vardır. Liderlerin hak ve özgürlüklerini kendi kendilerine arttırmaları için değil.

Bunlarla birlikte bu Anayasa pakedinde,

– Kadınlar için bir değişiklik yoktu.
– Eşcinseller için bir değişiklik yoktu.
– Engelliler için bir değişiklik yoktu.
– İşçiler için bir değişiklik yoktu.
– Emekliler için bir değişiklik yoktu.
– Memurlar için bir değişiklik yoktu.
– Çocuklar için bir değişiklik yoktu.

İşte tüm bu eksiklerle, olmamış bir Anayasa olduğu için bile hayır oyu vermeyi tercih ettim. Evet, yukarıdaki maddelerin bazıları için ufak değişiklikleri görmedim değil. Ancak tartışılan iki maddenin değişikliği tüm ülke yönetimini değiştirebilecekken, listelediğim konularda -sadece bazıları-  yapılan değişiklikler neredeyse evet de dense hayır da dense hiçbir şeyi değiştirmeyecek düzeydedir.

Üstelik bu değişiklikler hazırlanırken listelediğim grupların hiçbirinin fikri ve önerileri -STK’lar vasıtası ile- (2 günlük süre hariç) alınmamıştır. Bu Anayasa iktidarın kendi takdiridir. Takdiri ilahi midir, bilmiyorum?..

Yukarıda maddelediklerim arasında engelliler vardı. Ben de onlardan biriyim. Geçen yerel seçimlerde ilk kez ve zor şartlar altında oy kullanıp, Engelliysen oy kullanma başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu referandum oylaması da farklı geçmedi.

Önce polisler “yukarı çıkarırız” dedi, sonra yan çizdi. Sonrasında annem yukarı çıkıp durumu izah ettiğinde, “o zaman oy kullanmasın” yanıtını almış. Bir görevli aşağı indi, “aslında bunlar için aşağıyı yapmalıydık” dedi. Dedi ama yine sonuç yok… Annem yukarıdayken, arkamdaki iki kişi de dalga geçiyordu, “sandığı aşağı indirelim, bohoaoha..  olur mu lan öyle şey? hahah” Tepki göstermedim. Derken Yunus’lardan biri yanımıza geldi. “Biz çıkarırız” dedi. Diğer polis memurlarını da iteledi ve oyumu yerinde kullanabildim. Ha, bugün o okuldan hiçbir şekilde oyumu kullanmadan zaten çıkmayacaktım. Ancak bu şekilde halletmek daha kolay oldu.

İşte, engelli olduğum için “vatandaş” olarak görevimi yerine getirmeme izin vermeyen zihniyet için de hayır dedim…