Bir yanda Gazze bomba altında, bir yanda IŞİD Irak’ta yüzlerce insanı kamyonlara yığıp kurşuna diziyor ve İstanbul’daki IŞİD militanları bombaların hedefini bulması için dua ediyor ama bir yandan da gündemimizi meşgul eden çok önemli bir konu var: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, insan içinde gülen kadının iffeti hakkında yorumu. Ben de bu konuyu fırsat bilip, Bülent Arınç’tan girip kadından çıkacağım. Önce Arınç’ın sözlerini aktarayım:
İffet kadın için de, erkek için de bir süstür. Erkek, zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. Mahrem – namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak
Bazen insanların dili tutulur, kendilerini doğru ifade edemezler. Bazen de ederler ama bir türlü doğru anlamaz kimse. Bu yüzden biri tepki çeken bir laf etti mi, önce düşünürüm. Ne demeye çalışıyor bu adam derim. Kimi zaman “iyi ama adam aslında güzel bir şey söylüyor”, kimi zaman da “aslında kötü bir şey demiyor ama yine de seçtiği sözcükler yanlış” sonucuna varırım. Bazen de işin içinden çıkamam. Neresinden tutsam elimde kalır sözler. Doğru bir yol, iyi bir niyet bulamam. Arınç’ın sözleri de böyle işte.
Önce tek başına “kadın herkesin içerisinde kahkaha atmayacak” sözüne bakıyorum. Çok anlamsız. Neden atmasın ki? Ne olur atarsa? Çok güzel bir şey değil mi bu, neden istemiyoruz? Anlamsız işte. Sonra, bugün Arınç’ın yeni açıklamasında önerdiği gibi bütüne bakıyorum. Cümlenin öncesine, sonrasına bakıyorum.
İffetten bahsediyor Arınç. Erkek için de, kadın için de “iffetli olacak” diyor. Bu bence de gerekli. Erkek için “zampara olmayacak” diyor. Eh, doğru. Yalnız değilse, zamparalık etmesi çok da hoş olmayacaktır. Hatta Arınç’ın tarifine göre iffetsizliktir bu.
Sonra kadına geçiyor, diyor ki, “kadın, herkesin içerisinde kahkaha atmayacak” diyor. Cümlenin gelişine gidişine bakıyorum. Konuşmanın başına, sonuna bakıyorum. Neresinden tutsam çıkardığım tek sonuç, “ulu orta kahkaha atan kadın iffetsizdir.” Belki de o başka bir şey demek istedi de, ben yanılıyorum.
Şimdi bir sözlüğe bakalım, iffet ne demekmiş?
Namusa da bakalım.
Diyor ki Bülent Arınç: “ulu orta kahkaha atan kadın iffetsizdir.”
Şimdi tüm siyasi görüşünüzü, inancınızı, cinsiyetinizi, neyiniz var ve neyiniz yoksa bir kenara bırakıp şu soruyu cevaplayın: Biri size sadece kahkaha attığınız için, kahkaha attığınız yerdeki insan sayısının çokluğuna doğru orantılı bir şekilde “iffetsiz” dese, bunu bir küfür olarak algılamaz mısınız?
Daha kısa da sorayım: Biri size “iffetsiz” dese, bunu bir küfür olarak algılamaz mısınız?
İster içinizden cevaplayın, ister bu blogun altına yorum yapın ama cevabınız “evet”se, tekrar bir düşünün. Çünkü Bülent Arınç herkesin içinde, gülmeyi becerebilen her kadına bu yakıştırmayı yapmış oldu.
Bugünkü kendini düzeltme açıklamasına hiç girmeyeceğim. İşi “direk görünce dayanamayan kadınlara” kadar getirdi.
Her neyse ya; Bülent Arınç’tan girip kadınlardan çıkacağım dedim, giriş o giriş! Çıkamadım bir türlü.
Efenim esasen ceza düşünüyordum bu duruma karşı. Oy mu vermemek? Taksim’i işgal mi etmek? Başbakanlığın önüne muhtelif ebatta direklerle gidip kahkaha atmak mı? Mümkün olsa en iyisi, mesela 1 ay boyunca, çevrelerinde tek bir kadın dahi olmadan yaşamalarını sağlamak. Başlığa da yazdım ya; kadın güzeldir. Kadından mahrum kalmalılar.
Sadece cinsel bir arzunun ya da erkeğin üreme yoluyla dünyaya kök salma, soy sürdürme isteğinin bakışındaki bir güzellikten bahsetmiyorum. Her haliyle kadından bahsediyorum. Yani buna annenin güzelliği de dahil, kız kardeşinin güzelliği de dahil, sevgilinin ya da yakın bir kadın dostunun güzelliği de dahil. Sahi, Bülent Arınç ve destekçileri, çevresindeki kadınlar gülünce ne düşünüyor onlar hakkında?
Kadın fiziksel olarak güzeldir bir defa. Erkekler daha düz, sivri köşeleri olan, uzun, kalın, kütük bir tasarıma sahipken, kadın yuvarlak hatlara, daha nizami ölçülere sahiptir. Erkeğin genellikle her yanından kıllar fışkırırken, kadın öyle değildir. Çünkü bakımlıdırlar da.
Kadınları herkes beğenir. Kadınlar da, erkekler de. Erkeklerde pek işler bir kural değildir bu. Kadının kadını kıskanıp, erkeğin erkeği kıskanmaması da bu sebepledir belki. Bu yüzden tüm reklam dünyası bile kadın görselleriyle doludur. Bunun arkasında sadece “seks satar” bilinci yoktur. Büyük bir estetik kaygısı da vardır.
Kadının aklı da; sohbeti de başkadır. Evet, erkekler genellikle erkeklerle dostluk kurar. Başka bir kafa denkliği vardır. Benim için de durum pek farklı değil ama bir kadınla sohbet etmenin keyfi ayrıdır. Temel fark, erkekler düzdür, sıkıcıdır. Kadınlar ise çok renkli ve eğlencelidir. Bu yüzden kadınlar güzeldir.
Sadece bir an düşünün. Bir anda bütün kadınlar yok oluyor. Neye benzer ki hayat?
Kadın, fiziğiyle, aklıyla, doğurganlığıyla, dostluğuyla, eşlikçiliğiyle, her anlamda sevgisiyle, kahkahasıyla, varlığıyla güzeldir. Hepimizin onlara ihtiyacı varken her an, tüm kadınları hedef alacak bir dille iffetini sorgulamak, kaç çocuk doğuracağından, ne şekilde doğuracağına hatta doğurup doğurmayacağına onlar adına karar vermek; nerede nasıl davranacaklarını dikte edip, attıkları kahkahanın hesabını sormak…
Bana kalırsa, bir kadının kahkahasından kahkaha kat iffetsizlik olur…