Bu Pazar Sabahı ya da gecikerek Pazartesi günkü yazımın konusu belliydi: Anında Görüntü Şov (deneyimim.) Hafta içi  (GoGoBaBa) abimden bir mail aldım. SanalCafe olarak, Fox TV’de yayınlanan Anında Görüntü Şov’un 4. sezon ilk programına konuk olabileceğimiz yazıyordu. İlgili kişilerin iletişim bilgilerini de bırakmış.

İlgili yeri arayıp, -sanırım yapımcı- Sera hanımla görüştüm ve 50 kişilik rezervasyon yaptırdım. Bu konuda yazacağım cümlelerin de kafamda yazılmış, sadece programı deneyimlemeyi bekler olduğunu söylemeliyim. Rezervasyonun 30 kişilik bölümünü SanalCafe’ye, 20 kişilik bölümünü FriendFeed’deki arkadaşlarıma ayırma gayretindeyim. Gerek  SanalCafe’de 40 kişinin altında organizasyon yapmayıp, 90 kişiyi dahi gördüğümüzden; gerekse FriendFeed’deki kalabalıktan rezervasyonu nasıl arttırabileceğimi planlarken yeter ilgi görmedik. Rezervasyonu önce 30’a, sonra 15’e düşürmek zorunda kaldım.

Sera hanımı her iki defasında da gerçekten utanarak arayıp içten bir şekilde özür diledim. İşte, Pazar günkü yazım bu konudaki başarısızlığıma olan utancımı ve üzüntümü anlatarak başlayacak, Anında Görüntü Şov’daki keyfimi anlatarak devam edecekti. Ancak bu kadar lafı uzatırken yazdıklarımdan da anladığınız gibi, başka şeyler anlatacağım.

Kendi imkanlarımızla ayarladığımız servisle, programın başlamasına 1 saat kala Aydın Üniversitesi Florya Kampüsüne vardık. Büyük bölümü öğrencilerden oluşan ziyan bir kalabalık vardı. Neyse ki önceden, en ön sıralardan rezervasyonumuz vardı. Tekerlekli sandalye ile de geleceğimi belirmiştim. İlgileneceklerdi.

Nitekim biraz karmaşadan sonra birileri SanalCafe adına karşılık, yerimizin olduğunu ve VIP’den alınacağımızı duyurdu. Tabii ki bu konuda gurur duydum. Ancak 23.30’da (yayının da başlama saati) bekleme yaptığımız kantin kapandı ve nazikçe kovulduk.

Yayının yapıldığı salona ise, yayın başladığından kimse alınmadığı için yaygaralar koptu o kalabalıkta. Berk’in yaptığı bir kaç telefon görüşmesiyle kapılar SanalCafe için açıldı. Hiç tanımadığımız insanlar “ben de SanalCafe’denim” dedi, “yemedi”. Hemen ardından (arkadaşlarım harici) kimsenin yardım teklifi dahi olmadan tekerlekli sandalye ile iki kat aşağı indik. Salona girdik…

600 kişilik salonda tek bir boş koltuk yoktu! Dahası, koridordaki, koltuk aralarındaki insan sayısı da 50’nin üzerindeydi. Önceden ayrılmış, VIP’den gireceğimiz koltuklar çoktan dolmuş. Yapacak bir şey yok. “Reklam arasında yer ayarlarız” diyorlar ama, ordan 10 kişi kalksa pusuda bekleyen 50 kişi var. Kaldı ki biz bir arada olamadıktan sonra hiçbir anlamı da yok bu etkinliğin.

Salonda boş geçen bir 15 dakikanın ardından, çaresiz ayrıldık oradan.. Çıkarken de pek sakin olamayıp organizasyon ekibinden Elif hanım ile güzel bir ağız münakaşasına tutuştum. Elif hanım, arka kapıları hesap etmediklerini ve öğrencilerin okulu iyi bildikleri için böyle olduğunu iddia ediyor. Güvenlik ise böyle olmadığını.

Kim doğru söylüyor bilemem. Ancak son 5 yılda 85 civarı organizasyon düzenledik SanalCafe’de. Üyelerin düzenledikleri, bağımsız organizasyonlarla bu sayı 150’yi geçiyor. Ve bu organizasyonların 100 kadarında aktif rol aldım. Bir çoğunu bizzat ben organize ettim. Hem de şartlara rağmen tüm imkanlarımı kullanarak. Mutlaka ufak tefek aksilikler yaşadık. Ancak hiçbir zaman katılımcılara bu derece mahçup olmadım. Hiçbir zaman böyle kapı gibi ufak detayları ihmal etmedim. Koca bir yapım firması bunca deneyimden sonra bu hataya düşüyorsa, bu üzücüdür.

Bu yazıda Mahşer-i Çümbüş’ten ve hayranlık duyduğum, ülkemizde pek yeri olmayan “Yaratıcı Drama”dan da bahsetmek istiyordum. Ancak şu an hiçbir günahları olmayan bu yetenekli oyunculara karşı dahi önyargı kazandım.

Şu an organizasyon adına tek mutluluğum, beni üzen şeydir: 50 kişinin gelmemesi. Yoksa bu 50 kişiyi geri döndürürken daha çok utanacaktım..

Kişisel olarak “Tek mutluluğum” diyebileceğim şeyse Pelin. Bu organizasyonda aktif rolü olmamasına rağmen 3 sınavın üzerine bizim için deli gibi çırpındı. Kendisinden aldığım, elleriyle yapacağı mantı, çikolata gibi cazibeli yiyecekler de bu tanışmanın bonusu oldu.  Orada söz veremesem de, ilk fırsatta onunla Fransız Kültür’e gitmek için fırsat kolluyorum bugün. Kendisiyle yapacağımız süper bir projeden hepinizi ayrıca haberdar edeceğim canlarım…

İşte böyle.. Karmaşık başlayan bir haftasonu böyle acımasızca ama her şeye rağmen içinde barındırabildiği bir güzellikle bitti…