Blog yazmak enteresan bir mevzu. Yazarlarından ilgi bekliyorlar. Bir süre yazmadın mı hemen küstüğünü hissettiriyor yazarına. O vakit yazmak da zor; sanki daha fazla gücendirecekmişsin gibi. Bir de başka yazım sürecine daha girdim. Takip edenler biliyor, farkediyor. Biraz daha şekillenirse uzun uzun anlatacağım yine blogda. Bu yüzdendir yazamamam işte epeydir.
Her neyse; Gezi süreciyle birlikte neredeyse hiç yer vermediğim siyasi meseleler şu dönem blogun ana ekseni oldu adeta. Bu yazıda onlardan birisi olacak. Konu malum; Fındıklı, Beyoğlu’ndaki (fotoğrafta da görünen) merdivenler bir vatandaş tarafından rengarenk boyandı. “Siyasi” dedikten sonra merdivenden ve boyadan bahsetmek ne kadar aptalca görülse de; şu günlerde düşen yaprağın bile hesabı sonbahardan çok siyasete ait gibi.
Mesele aynı işte… Mesela “mesele merdiven değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı” uyarlama cümlesiyle çıksam, hiç de yadıgarnacak bir hal olmaz. “Ne olmuş o merdiveni boyadıysa, beriki onunkini tuttuysa” demek de var ama daha ne olsun? Az bir suç muydu belediyeden izin almadan birkaç basamak merdiveni rengarenk boyamak? Üstelik seçilen renkler gökkuşağının renkleri olmakla beraber, LGBT bireyleri temsil eden bayrağın da renkleriydi. Kim bilir hangi ahlaksız düşüncelerle boyandı o merdivenler rengarenk. Kim bilir kimler sevişecekti o merdivenlerde… Devamını oku →