Nisan ayı sonunda LG, yeni telefonu G4’ü tüm dünyada aynı anda düzenlenen ortak lansmanlarla tanıttı. Ben de davetlileri olarak Türkiye lansmanına katılıp, lansman sonrası G4 hakkında ilk notlarımı yazmıştım.
Elbette bu ön incelemenin ardından detaylı bir inceleme yapmak gerekliydi. Biz de -her telefon incelemesinde olduğu gibi- Ozan Eicher’le yaklaşık 2 hafta boyunca LG G4’ü kullandık, kurcaladık, test ettik. Şimdi sonuçları yazma zamanı.
LG, Senden Öğreniyorum sloganıyla cihazlarını kullanıcıdan aldığı geri bildirimlerle geliştiriyor. Ancak LG G2 çok iyi bir telefonken, G3’de bir şeyler geliştirilmiş, bir şeylerden de ödün verilmiş ve birçok kişinin eleştirdiği bir telefon olmuştu. Ben de LG G3 incelememde telefonun eksiklerini yazmıştım.
LG, G4’te ise tüm eleştirilere cevap vermeye çalışmış ve kendi çıtasını yeniden yukarılara taşımış. Özellikle kamerasındaki gelişmeler ve getirdiği yeniliklerle LG G4 neredeyse bir fotoğraf makinesi olma iddiasında. Biz de testlerimizde fotoğraf ve videoya öncelik verdik. Ama önce kağıt üzerinde teknik özelliklerine bir gözatalım.
Snapdragon 808 işlemci ve Adreno 418 grafik işlemcisiyle gelen G4’ün 3 GB RAM’i ve 32 GB dahili hafızası var. Farklı hafıza seçenekleri yok ancak hafızası microSD kartla 2 TB’ye kadar arttırılabiliyor. Bu da pratikte sınırsız hafızaya sahip olduğu anlamına geliyor çünkü bugün, bu kadar yüksek kapasitede bir microSD kart almanız mümkün değil. G4’ün çıkartılabilir arka kapağının altında ayrıca 3000 mAh’lık çıkarılabilir bir pil bulunuyor.
LG G4’ün 5.5 inçlik 1440 x 2560 pixel çözünürlüğündeki (538 ppi) ekranı, Quantum IPS adındaki yeni bir panel teknolojisine sahip. LG’nin iddiasına göre bu panel daha az pil tüketerek, daha parlak ve canlı renkler gösterebiliyor. Yeni panelin pil üzerindeki farkını tek başına ölçemesek de, daha parlak bir şekilde gerçek renkleri gösterdiğini rahatça söyleyebiliriz. Özellikle telefon ekranında, bilgisayarımda gördüğümle aynı tonları görmek beni mutlu etti.
Ekranın bir diğer özelliği ise dikey eksende hafifçe kavisli (içbükey) olması. Bu kavis, telefonun ekranını yüzüstü düşmelerde %20 daha korunaklı hale getiriyormuş. Ancak bu kavis o kadar hafif ki, LG G4’ü kavisli telefon kategorisine sokmuyor. Biraz dikkatsizce baktığınızda farketmeyebilirsiniz bile.
Güç ve ses butonları G2 ve G3’te olduğu gibi, G4’te de telefonun arka kısmında yer alıyor. Telefonun yanları ve önyüzünde ise hiç buton yok. Ana Sayfa, Geri ve Özellikler butonları da yine ekran üzerinde. LG G4, kendi serisinin tasarım cizgisini sürdürürken, tasarıma yenilikler de getirmiş.
G4’ün tasarımında göze çarpan ilk özellik, gerçek deri kaplama arka kapağı. Bu kapakta plastik üzerine çok ince bir katman olarak deri kaplanıyor. Dokusu oldukça hoş ancak bu kadar ince bir derinin ne kadar dayanacağını bilmek zor. İsteyenler için doğrudan plastik kapak seçeneği de var.
En kalın noktası (ortası) 9.8 mm olan 155 gramlık LG G4’ün kalınlığı kenarlara doğru incelerek 6.3 mm’ye varıyor. Bu kavisli tasarım da göze hoş görünüyor, elde rahat tutulmasına yardım ediyor ama telefonu masa üzerinde kullananlar için biraz can sıkıcı oluyor. Telefonun kenarlarına doğru her dokunuşunuzda telefon sallanıyor, kayıyor.
Pil ömrü konusunda, 5,5” QuadHD bir IPS panele ve güçlü bir işlemciye sahip olmasına rağmen pil tüketimi günü rahatlıkla geçirebileceğiniz seviyede gidiyor. Yani akşam işinizden evinize döndüğünüzde telefonunuz hala açık bir şekilde sizinle oluyor.
Bunun yanısıra, pil tüketimini daha da kısmanıza yarayan Battery Saver (Pil Tasarrufu) fonksiyonu bulunmakta. Diğer markalardaki pil tüketim kısıtlayıcılara benzer olarak, basitçe telefonun işlemci hızını düşürme/kullanılan çekirdek sayısını azaltma ve ekran parlaklığını kısma şekliyle çalışmakta. Bu fonksiyonu aktif hale getirip, dilediğiniz pil yüzdesine geldikten sonra çalışmasını sağlayabilir ya da her zaman açık tutabilirsiniz.
LG G4 arka kapağın alt tarafında bulunan hoparlör çıkışıyla yüksek ve dolu bir ses deneyimi yaşatmakta. Bu hoparlör mono bir hoparlör olmasına rağmen, duyduğumuz ses dinlemelerde bize yeterli geldi.
Bunun yanı sıra kulaklık çıkışından da piyasadaki diğer cihazlardan aldığımız yükseklikte bir ses alabildik. Tabii unutmamak gerekir ki, kulaklık çıkışlarında AB’nin getirdiği Ses Sınırlaması bulunduğundan aslında telefonun maksimum çıkış gücünü bilemiyoruz.
Ek olarak test cihazımızın kutu içeriğinden kulaklık çıkmadığından, maalesef kutu içinde gelen kulaklığın ses kalitesini deneyimleyemedik. Her zaman kullandığınız kulaklığınızı G4’e taktığınızda, aynı ses deneyimini yaşamaya devam edebilirsiniz.
LG G4’ün en iddialı fonksiyonu yazının başında da belirttiğim gibi fotoğraf. Cep telefonu kameralarına büyük bir yenilik getirip, tamamen manuel çekim imkanı sağlıyor. Eğer fotoğrafçılıkla ilgilenmiyorsanız hiçbir fonksiyonu olmayan “basit mod” veya birkaç ayarı değiştirebileceğiniz “otomatik mod” ile fotoğraf çekebilirsiniz.
Ancak eğer fotoğrafçılıkla ilgileniyorsanız, manuel çekim modu sizi oldukça heyecanlandırabilir. Bu mod sayesinde fotoğrafların enstantane hızını (shutter speed), ISO değerini, kelvin değeri seçimiyle beyaz dengesini (white balance) ya da enstantane ve ISO değerleriyle oynamadan pozlama değerini değiştirerek, fotoğraflarınızın nasıl tamamlanacağını tamamen istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.
Ayrıca manuel çekim modunda, ekran üzerinde sanal bir netleme halkası (focus ring) de mevcut. Böylece kadrajınızda dilediğiniz yeri netleyebiliyorsunuz. Bu özelliğin G2’de varken G3’de çıkarılıp G4’te geri getirildiğini ve Nokia Lumia serisindeki bazı telefonlar hariç başka hiçbir telefonda manuel netlemeye izin verilmediğini hatırlatmak isteriz.
Kamerada bulunan f/1.8 diyafram, LG G4 piyasadaki en açık diyaframlı cep telefonu unvanının sahibi oluyor. Bu diyafram açıklığı sayesinde, kameradaki sensör daha fazla ışık alabiliyor. Bu sayede daha düşük ISO kullanımıyla birlikte fotoğraflarda gürültülenmenin de (noise) önüne geçilebiliyor. Öbür yandan da daha hızlı enstantane kullanımının önü açılıyor. Tabii cep telefonunda olmasından ötürü bu diyafram sabit durumda. Manuel modda sadece bu değeri değiştiremiyorsunuz.
Karanlık ortamlarda otomatik moddayken veya manuel modda siz kendiniz ISO’yu yüksek değerlere ayarladığınızda, fotoğraflarda çok kötü bir şekilde gürültü (noise) oluşuyor. Ancak bu boyuttaki kameralarda, bu durumun olağan olduğunu belirtmek gerekir.
G4’ün arka kamerasında ilk defa bu modelde gördüğümüz bir renk sensörü bulunmakta. Bu sayede beyaz dengesi ayarınız piyasadaki diğer cihazlara göre daha doğru olmakta, gördüğümüz renklerle çektiğimiz fotoğraftaki renkler birbirine çok yakın olmaktadır.
Fotoğraflarınızın daha iyi renk ve daha fazla ışık almasını sağlayan bir diğer etken de G4’teki sensörün G3’tekine göre %40 daha büyük olması.
LG G4’ün fotoğrafçıları mutlu edecek bir diğer önemli özelliği ise RAW formatta fotoğraf çekebilmesi. RAW, fotoğrafın işlenmemiş, sıkıştırılmamış ve JPG gibi bir formatta kaydedilmemiş en ham halidir. RAW dosyalarını Photoshop gibi programlarla açıp, adeta fotoğrafı çekmeden önceki ana dönüp renk ve ışık gibi çeşitli ayarları değiştirebilir ve veri kaybetmeden fotoğraf üzerinde gürültü (noise) gidermek gibi çeşitli düzenlemeler yapabilirsiniz.
LG G4’ün ön kamerası, 8MP’lik sensörüyle yüksek kaliteli bir selfie kamerası olmasının yanı sıra son bir kaç sene içerisinde çıkan çoğu telefonun arka kamerasıyla yarışabilecek kalitede fotoğraflar çekmekte. Ön kamerasında bazı telefonlarda bulunan flaş bulunmasa da, G3’ten miras kalan ekran flaşı şaşırtıcı derecede iyi aydınlatma sağlayarak, selfie’lerinizin karanlık ortamlarda da güzel olmasını sağlıyor.
Cihazda son dönemde çıkan bütün akıllı telefonlarda bulunan video çekim özelliklerini görmek mümkün. QHD, Full HD, HD ve ağır çekim (slow motion), video çekim modunda bulabileceğiniz nadir ayarlardan. Diğer üreticilerde gördüğümüz gibi, G4’te de QHD kayıt yaparken 5 dakikalık yazılımsal bir sınır var. Hem dosya boyutu hem de telefon donanımları açısından bu sınır bir süre daha karşımızda olacak gibi.
LG G4, video çekiminde, sahip olduğu OIS (optic image stabilization / optik görüntü sabitleme) sayesinde çok başarılı titreşimsiz görüntüler alabiliyor. Ancak ses kaydında hâlâ büyük pürüzler bulunmakta.
Birincisi genel olarak bütün kaydedilen sesin aralığı bize göre çok geniş. LG G3’te de bulunan Bu durum, diğer akıllı telefonlarda hiç duymadığımız bazı boğukluklara ve ses bozulmalarına sebep oluyor olabilir.
İkinci olarak da video kaydı sırasında zoom (yakınlaştırma) yapıldığında, ses stereo’dan monoya düşmekte ve böyle kalmakta. Bazen zoom out (uzaklaştırma) yapıldığında ses eskisi gibi stereo’ya dönüşmekte. Bunun bir düzeni olmadığını düşünüyoruz.
Aslında bu durum zoom yapıldığında yakındaki sesleri almamayı amaçlayan özelliğin, doğru çalışmamasının bir sonucu. Video çekiminde sesle ilgili bu durumlar bizi çok rahatsız etti.
LG G4 Test Videosu #1 – Vapurda
LG G4 Test Videosu #2 – Vapurda, zoom’lu
LG G4 Test Videosu #3 – Altgeçit
LG G4 Test Videosu #4 – Akşam
LG G4 Test Videosu #5 – Esin İris Konseri
2200 liralık tavsiye edilen satış fiyatıyla piyasaya giren LG G4’ü bugün pek çok teknoloji marketinde veya e-ticaret sitelerinde 2000 liraya kadar düşen fiyatlara bulmak mümkün. LG G4 bu fiyat politikasıyla tüm rakiplerinin bir adım önünde yürüyor.
İşin doğrusu LG serinin her yeni telefonunda üzerine biraz daha koysa da G4 ile henüz mükemmele ulaşmış değil. Özellikle video kaydındaki eksikleri can sıkıcı olabilir. Fakat buna karşın fotoğraf dünyasına kattığı yenilikler ve üstün başarısıyla, şık arayüzüyle, yeterli pil ömrüyle, yeni ekran teknolojisiyle ve bunlarla birlikte rakiplerine üstünlük sağlayan fiyat avantajıyla LG G4, üst seviye telefonlar arasında dikkate almaya değer olmuş. Eğer bu seviyede yeni bir telefon arıyorsanız, bir gözatmanızı rahatlıkla önerebiliriz.