17 Aralık Cuma günü vizyona girdi Murat Şeker’in Çakallarla Dans’ı. Ben de aynı gün 14.00 seansında filmi izledim. Biraz da gereklilikten, farklı bir zamana alamadım izleme zamanını. Haftaiçi, buz gibi havada filme bir parça olsun isteksizlikle gittiğimi söyleyebilirim. Film –Barış Manço – Cacık ile- başladığı andan itibarense neşem yükselmeye başladı. Film aktıkça daha çok eğlendim.

Filmleri yönetmenleriyle takip etmeyi tercih ederim. Bazı yönetmenleriyse özellikle takip ederim. Bir “Kubrick filmi” izlemek başka bir şeydir mesela. Yakın dönemde ismiyle takip ettiğim Türk yönetmenler de var. Onur Ünlü, Ümit Ünal, Çağan Irmak gibi isimler Türk sinemasına farklı bir tat kattılar. Kendi idealleriyle yeni bir yol çizdiler ve gerçekten “Türk filmi” yaptılar.

Murat Şeker de benim böyle takip ettiğim bir yönetmen; Türk sinemasını var eden ve bitişiyle yakın zamana kadar yılda en çok 10-15 film çektiğimiz kısır döngüyü başlatan Yeşilçam kültürünün temsilcilerinden olmuş. Bir yandan Yeşişcam tavrını sürdürüp, bir yandan da günümüz gerçekliğinden faydalanarak ortaya güzel işler çıkarıyor.

Eğer bir yönetmenin amacı, söyleyecekleri, belirlediği bir tarzı, imzası varsa, benim gözümde Doğru yönetmendir. Yeşilcam da Murat Şeker’in amaçlarından. İtalyan sineması, Hollywood, Fransız, İspanyol sinemaları, Bollywood deyince herkesin aklında bir şey canlanırken, bir “Türk Sineması” imajımızın olmadığı fikrindeyim. Ya da daha doğru tabirle, Yeşilcam’ın o Türk Sineması olduğunu söyleyebilirim. Enteresandır, diğer ülkelerin sinemalarıyla birlikte heykelleri, kültür merkezleri, mimarileri, müzeleri, ünlü sergileri, tiyatro ve opera binaları da vardır. Bizim bir paçra sinemamız, bir parça da müziğimiz var. Belki…

Çakallarla Dans da diğer Murat Şeker filmleri gibi aynı yolun yolcusu olmuş. Gerçek mahalle aralarında, ünlü bir “dev kadro”yla halktan parçalar taşıyan, iddialı ve sadece güldürmeyi hedefleyen bir film. Ne gülerken düşünmeniz gerekiyor, ne de güldükleriniz bir kıllı pandanın ucuzlukları. Zaten hayatın içinde gerçek olan gülünç vakalar biraz da mübalağ sanatıyla bir arada harmanlanmış, gerçeğin dışına taşan bir gerçeğin komedisi oluşmuş.

Filmin başrollerini Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar, Murat Akkoyunlu, Tuba Ünsal, Kemal Uçar paylaşıyor. Zaten bu isimler ana kadronun tamamını oluşturuyor. Kimsenin diğerinin üstüne çıkmadığı, odağı tek bir karakterde yoğunlaşmayan, karaktere değil de olayların akışına, “şimdi ne olacak”a baktığımız bir karakter-oyuncu tamlaması olmuş. Filmde ayrıca Erdal Tosun, Sümer Tilmaç, Ceyhun Yılmaz, Bület Serttaş da rol almış.

Murat Şeker –kendi cümleleri ile– “biz daha heyecanlı, saldırgan ve hayatı biraz da kafasına göre yaşayan bir milletiz” diyor. Filmlerinde de buna uymayı hedefliyor. Çakallarla Dans, oluşturduğu  “kafasına göre” olaylar ile seyirciye karşı tatlı bir saldırkanlık da içeriyor. Bu, seyirciyi gülmeye teşvik eden bir saldırganlık. Asıl hikaye örgüsü film boyunca sürerken, araya katılan ve filmi yoldan çıkacakmış gibi gösteren motiflerle güldürüyor ve kesinlikle yolundan sapmadan hedefe varıyor.

Eminim bu dev kadrolu, 150 civarı kopya ile vizyona giren ve devletten ya da firmalardan yardım almayan bu -diğerleri gibi- bağımsız Murat Şeker filmi hak ettiğini kazanacak. Hem bağımsız sinemanın önü daha fazla açılacak hem de Murat Şeker daha da cesur filmlere imza atabilecek.

Son not: Lütfen filmi izlerken bunun farklı bir yapı olduğunu unutmayın. Eğer komedi diye bizi kandıran filmlerin bir örneğini görme umuduyla giderseniz, hayalkırıklığı yaşarsınız.