2 hafta kadar önce; çok uzun zaman, yıllar sonra kendime tamamen yeni bir bilgisayar topladım. Aslında ilk bilgisayarıma sahip olduğumdan beri 17-18 yıl geçti fakat bu sürede sadece 1-2 defa bilgisayarımı tamamen yeniledim. Süreç boyunca CPU, RAM, anakart gibi bileşenleri farklı zamanlarda, farklı şekillerde -kimi zaman ikinci el parçalarla- güncelleyip az maliyetle çok performans almayı hedefledim ve aslında başarılı da oldum.
Ancak bir yıl kadar önce artık çok gerilerde kaldığımı, tüm sistemi yenilemem gerektiğine karar verdim. Yazın nasıl bir sistem toplayacağımı epey araştırdım. Artık işler Pentium 2’den Pentium 3’e geçmek gibi değil ve donanım kısmına yeterince hakim değilseniz işler zor. Bütün parçalar birbiriyle uyumlu olacak, güncel olacak, performanslı olacak, ucuz olacak…
Neyse ki birkaç günde iyi olduğunu düşündüğüm bir sistem planı çıkardım. i7 4790K (4. nesil) işlemciyi temel alan, güzel bir sistemdi ama hem maddi olarak denklenemeyince hem de kararsızlığım sürdüğü için 6 ay boyunca hiçbir şey yapamadım. Tam “tamam ya, alıyorum bunu” dediğim noktada “onun yerine 6. nesil i5 al” uyarılarıyla karşılaştım. Ben de buna uydum.
Bu uzunca girişten sonra, aşağıda neler aldığımı, hangi parçayı neden seçtiğimi anlatacağım.
Malum, işlemci bilgisayarın kalbi olunca her şeyi bunun üzerine kuruyoruz. Bir kere işlemciyi seçtik mi gerisi kolay. Intel Skylake Core i5 6600K, 6. nesil i5 işlemcilerin ilki. Çok yeni olduğu için henüz bu seride başka bir model de yok (6600 hariç). 6. Nesil işlemcilerde mimari, üretim teknolojisi, elektrik kullanımı vs. değişmiş. Meraklısı “Skylake nedir?” diye araştırabilir.
Benim 4790K yerine bunu seçme sebebim hem yeni nesil olduğu için güncel tüm teknolojileri destekliyor olması hem de DDR4 olması. Bu noktadan sonra DDR3 RAM’ler ortadan kaybolmaya başlayacak. Eğer 4790K’yi alsaydım bir sene sonra RAM güncellemek istesem tüm sistemi yenilemem ya da vazgeçmem gerekecekti.
Ayrıca 6600K, 4790K’dan ortalama 300 lira daha ucuz. Bu farkın sebebi elbette birinin i7, birinin i5 olması. Aralarındaki temel fark ise sadece Hyper-Thereading.
Bu epey rastgele bir seçim oldu. Hatta ben seçmedim bile. Kriterim şuydu: 20 liralık dandik stok soğutuculardan olmasın ama makineyi ağır yük altında çalıştırmayacağım, işlemciyi yakmayacağım için çok özel bir şey de olmasın. Yalnız Deepcool GAMMAXX S40 ödülle falanmış. Güzel. Sistemde şu an bununla birlikte 2 adet de kasa fanı var ama hiç duymuyorum.
Anakartlardan çok da anladığımı söyleyemem ama yaptığım araştırmalarda bu işemciyle hep Z170 bir anakart kullanımı gördüm. Bu noktadan sonra hangi marka ve hangi model sorusunu cevaplamak gerekiyor. Ben marka olarak Asus’u tercih ettim. MSI, Gigabyte gibi alternatifler de tercih edilemez değiller. Bu seride Z170-A, Z170-P, Z170 Pro Gaming gibi farklı modeller var. Ben yine hem fiyat, hem de içerik olarak orta seviyede kalan Z170-P modelini tercih ettim. Dikkat edin, Z170-P D3 adında DDR3 eski bir anakart da var.
2133 MHz DDR4 RAM destekleyen kart, overclock (hız aşırtma) ile 3466 MHz’ye kadar destekliyor. Kartın üzerinde diğer elektrik sinyallerinin sesi bozmasını engelleyen korumalı bir ses kartı ve DVI-D ile 1200p, HDMI ile 1600p (24Hz’de 4K) destekleyen bir ekran kartı var.
Uzun dönem düşününce bu kartın en cazip 2 özelliği üzerinde birer adet USB Type-C girişi ve m.2 slot’u bulundurması. USB Type-C ters ya da düz takılabilen, aynı anda görüntü ve ses aktarımı da yapabilen yeni nesil USB standartı. Muhtemelen yakında tüm cihazlarımız ve şarj aletlerimiz bu standarta dönüşecek. m.2 ise SATA 3’ün ardından gelen, çok daha hızlı bir port. Bu porta doğrudan bir m.2 SSD kartı bağlayarak çok daha hızlı depolama imkanı elde edebiliyoruz. Bugün SSD’ye kurduğum işletim sistemini belki 1-2 sene sonra bir m.2’ye kurup hızıma hız katabilirim.
Sanırım şimdiye kadar bilgisayarlarımda Kingston’dan başka marka RAM kullanmadım. Hyperx de yeni nesil, popüler, iyi bir seri. Alt modelleri ve farklı MHz değerlerinde alternatifleri mevcut. Bir mağazada bulduğunuz tipi diğerinde yok. Mağazalar arası fiyat farkı da uçurum gibi. Özel bir ihtiyacınız yoksa 2133 MHz’de ucuz bulduğunuzu alabilirsiniz. Ben önceki sistemimde 8GB DDR3 RAM’le iyi anlaşıyordum. Şimdi 16 GB DDR4 ile bir ferahlama geldi.
Genel olarak gözü kapalı alabileceğinizi önereceğim bir sistem topladığımı düşünüyorum. Uzun ömürlü, gelişmeye müsait ve performanslı. Ancak Ekran kartı seçimim pek buna uygun değil. Ben neredeyse hiç oyun oynamadığım, 3 boyutlu grafiklerle uğraşmadığım ve benzeri ağır grafik işleriyle işim olmadığı için giriş seviyesi olan GT 730’u seçtim. Makul fiyatlı ve benim kalemimde tüm oyunlar için yeterli. Eğer siz bir oyuncuysanız biraz gözünüzü yukarılara dikebilirsiniz. En azından bir GTX 980TI iyi gider.
Test ve inceleme sonuçları oldukça iyi başarılı olduğu için Samsung Evo zaten göz diktiğim SSD’yi. Gönülde yatan Pro serisi olsa da cepten çıkan Evo oluyor. Daha önceki 120 GB SSD’min 4-5 GB’si boş olmak üzere kıt kanaat geçiniyorduk. Bu defa 250 GB almaya karar vermiştim ama son dakika elime geçen şahsi bir fırsat sonucu 500 GB olanı aldım.
Şunu söylemem lazım: sistemi yenilemeyecekseniz bile eğer sahip değilseniz mutlaka bir SSD alın ve işletim sistemini buna kurun. Bilgisayarınızın nasıl hızlandığına inanamayacaksınız.
Samsung SSD’ler ile birlikte gelen Samsung Magician yazılımı ise ayrı bir güzellik. 2 Tıkla SSD üzerinde Over Provisioning yapabiliyorsunuz. Bu, diskin (drive’ın, disk yok tabii) bir kısmını bozulmalara karşı ayırıyor. Ayrılmış alan kapasitenizden gidiyor ama disk üzerinde yazılamaz alanlar oluşmaya başlarsa, bu alan kullanılarak telafi ediliyor.
Ayrıca OS Optimization (İS Optimizasyonu) ile yüksek kapasiteli bir SSD kullandığınız için ihtiyaç duymadığınız işletim sistemi ayarlarını kapatarak veya değiştirerek performansınızı uçurabiliyorsunuz. Aşağıdaki tabloda optimizasyon öncesi, sonrası ve bugünkü sonuçları görebilirsiniz. (tıklarsanız biraz büyüyecek)
Mutlaka başka marka SSD’lerde de benzer yazılımlar vardır sanıyorum. SSD alın. SSD candır.
Kasa araştırması yaparken gördüğüm iyi kasaların -neredeyse- hepsinin “oyuncu kasası” olduğunu gördüm. Boş ışıklı, yanarlı dönerli, sivri keskin köşeli, bol ızgaralı, her yanından bir şey çıkabilen, bana göre çirkin tasarımlı şeyler hepsi. Sade tasarımlı kasalarsa çok yetersiz. En basitinden ön panellerinde bir USB 3.0 desteği bile yok.
Corsair 650VS Spec-2 dümdüz değil ama yeterince sade bir tasarıma sahip. Ön panelde hafif bir kırmızı ışık var ama o da belli belirsiz. Yan tarafındaki pencere, kasanın konumu yüzünden gözükmüyor. Temiz oldu. Kasanın ön panelinde ise istediğim gibi 2 adet USB 3.0 bağlantısı var.
Kasa 650W, 80+ sertifikalı güç kaynağı (PSU) ile geldiği için ayrıca bir güç kaynağı almama gerek kalmadı. Kurcalamayı sevenler, bol fan takacaklar, sıvı soğutma tercih edenler, kolay montaj isteyenler, kocaman ekran kartı kullananlar vs. için de son derece ideal bir kasa.
Fiyat konusunda net bir şey söylemek zor. Dolar kurundan dolayı yukarıdaki sistemin 3 gün içinde 50-70 lira pahalanıp ucuzlaması mümkün. Her ürünün fiyatı kaynağa göre de değişiyor. Ben fiyat araşırması için 9 farklı e-ticaret sitesi ve offline kaynaklara baktım. Ürüne göre 2 site arasında 50-60 lira bile fark olabiliyor. Ayrıca bazı siteler dolar kurunu günlük güncellerken, bazıları dolar yükseldiğinde hemen güncelliyor ama düştüğünde bekliyor.
Ancak yukarıda bahsettiğim parçaların yaklaşık olarak 3000 TL olduğunu söyleyebilirim. Miktar az değil ama alternatif sistemlere kıyasla ekonomik bir seçim olduğunu söyleyebilirim.
Aslında söyleyeceklerimi yukarıda parçaları anlatırken söyledim. Özetle amacıma uygun bir şekilde, makul bir fiyata son derece güncel ve geleceğe yönelik bir sistem kurdum. Bilgisayarın nasıl açılıp kapandığını, hatta bazen çalıştığını hissetmiyorum. Örneğin aynı anda birkaç dosyayı Photoshop’a sürüklediğimde anında açıldığı halde bir süre açılmalarını bekleyebiliyorum. Windows’un kapanış sesini tamamen duyamadan sistem kapanabiliyor. Müthiş bir haz.
Bu sistemi; gerektiğinde, ileri bir tarihte sorunsuz bir şekilde sadece CPU’yu veya RAM’leri yenileyebileceğim. Ya da fiyatları düştüğünde m.2 satın alıp sistemi daha da hızlandırabileceğim. Yani vakti geldiğinde sadece bir CPU değişimi ile benim açımdan “yeni” bir bilgisayara sahip olacağım. Bu şekilde güncellemelerle 5-7 yıl kullanmayı öngörüyorum.
Son olarak; beni i7’den vazgeçirip yeni nesil i5’e ikna etmede başrol olan Can Altıparmak‘a, ürün temini ve montaj konusunda dev destek olan Kıvanç Çelebi‘ye ve beni bu yazıyı yazmaya iten Barış Ünver ile Yiğit Kalafatoğlu‘na teşekkürler.
Daha da son olarak; bu yazıyı yayınladıktan 30 saniye sonra kazayla son 2.5 saatte yazdığım bölümünü kaybettim ve hiçbir yedeği yoktu. Adeta bir mucize eseri kurtardım. Oh, terledim…
2008’de topladığım masaüstümde Counter attım, oradan geliyorum şimdi. Sen çok yaşa Simto, yeni masaüstü toplayacağım zaman (kısmetse bu yılın ortasında) bu yazıya başvuracağım. Ekran kartı dışında olduğu gibi kopyalayabilirim, SSD yerine (varlığını senden öğrendiğim) M.2 tipi hard drive’dan alabilirim. (Sahi sen niye M.2 almadın? Akakçe’den baktım, Samsung’un 500GB’lık SSD modeliyle M.2 modeli arasında 20 lira bile yok.)
Şuan en mantıklısı yeni 750 Evo’lardan almak. Sata3’ün en üst sınırına kadar zorluyor hızını. Hem yeni nesil hem de daha uygun olması adına alınabilir. M2’ler hala yaygın değil ve çeşitlilik yok. Hem de satılan m2’lerin çoğu Sata3 SSD hızında.
Benchmark’larda 850 Evo daha çok puan veriyor. Paran varsa 850 Pro alacaksın bence.
m.2 biraz farklı bir hadise. m.2 aslında USB de olabiliyor, Sata 3 de, PCI Express’de. Hızlar da buna göre. Yüksek performans için hem anakarttaki slotun hem de cihazın PCIE olması lazım. PCIE slota Sata takamazsın mesela. Ayrıca Drive konuşuyoruz ama teoride hemen her şey takılabilir.
PCIE olan SSD’ler ucuz değildir ama ucuzlar. (:
Asus Z170-P’deki m.2 slotu ise hem Sata hem de PCIE kontrolcüsüne bağlı.
Hayırlı olsun Simto, güle güle kullan.
Merak ettiğim, bu sistemde işlemcinin kendi görüntü birimini kullanabiliyor musun? Ya da mesela Optimus dizüstüler gibi, masaüstü Intel GPU’da çalışsın, oyun ve 3d programlar vs. Nvidia GPU’da çalışsın diye ayarlanabiliyor mu?
Laptoplarda bunun sebebi güç tüketimidir. Masaüstünde bunu yapmak için soketi ekran kartından çıkartıp anakart üzerindeki görüntü çıkışına bağlamak gerekir ki bi anlamı olmaz.
Ben de 5 yıldır 2. Nesil i7 ile kullanıyorum sistemi. Hala çok sıkıntı yaşamıyorum ama Artık güncelleştirme zamanı geldi. Yazı güzel bir rehber olmuş. Yaza doğru daha fazla 6.nesil Intel işlemciler çıktığında Barış’ın dediği gibi bir sistem toplamak gerekecek.
Yeni monitör alırken ne tercih etmeli? 4K? Full HD? Mutlaka IPS monitör mü almalı?
Bu biraz senin ihtiyacın ve paranla ilgili bir şey. Ben bugün monitör alacak olsam 4K almazdım ama… IPS panelli mat ekran benim tercihim olurdu.