Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm ama bir sonuca varmaycağı için üşendiğim, ertelediğim yazılardan birini daha yazıyorum şu an. Fakat bugün TTnet’ten telefonla aldığım tekliften sonra öyle sinirlendim ki; yazmaya karar verdim. Yazıyorum…

Herhalde internete girip de şu yazıya ulaşabildiyseniz, Adil Kullanım Noktası’nın (AKN) nasıl sıkıntılı bir uygulama olduğunu siz de tecrübelerinizle biliyorsunuzdur. Ben yine de yazının bütünlüğünü sağlamak için ne olduğundan bahsedeyim:

AKN, İnternet Servis Sağlayıcılarının (İSS) kotasız, limitsiz paketlerde dahi uyguladığı bir kotadır, limittir, sınırdır. Bu kotayı aştığınız zaman faturanıza ek bir ücret yansımaz ancak 8 Mbps (megabit), 16 Mbps gibi olan hızlarınız 3 Mbps’ye kadar düşer. Bu kota da Türk Telekom altyapısı ile ADSL/Fiber hizmeti veren İSS’lerde varsayılan olarak sadece 50 GB. Ülkenin yaklaşık %90’ı da bu altyapıya bağlı.

AKN’nin kullanılan diğer adları:
Adil Kullanım Kotası (AKK)
Adil Kullanım Limiti (AKL)

Nedenlerini biraz sonra daha detaylı anlatacağım ama peşinen şunu söyleyeyim; 50 GB çok çok düşük bir limittir. Bugünün koşullarında neredeyse kimseye yetmesi mümkün değil. Şimdi gelelim TTnet’in telefonuna…

Bugün 444 0 375 numaralı telefondan aradı TTnet. Telefondaki kadın önce aptala anlatır gibi AKN’nin ne olduğunu anlattı. Daha sonra 50 GB’yi aştığımı, bunun yetersiz olduğunu söyledi ve teklifini sundu. Eğer onaylarsan, taahütüm bozulmadan, kullandığım paket değişmeden, sadece 12 liraya AKN’mi 100 GB‘ye çıkaracaklarmış. Reddettim, ısrar etti.

50 GB’nin yetersiz olduğunu, zaten daha fazlasının verilmesi gerektiğini, bunun ücretsiz olması gerektiğini anlatmaya çalıştım. O zaman ikinci teklifini sundu: 7 liraya AKN’mi 75 GB‘ye çıkarmak (dikkat edin, daha pahalı). “Sizinle pazarlık yapmıyorum, fazladan AKN’ye para istemek saçmalık” dedim. “Eğer 50 GB çoğunluk için yeterli olsaydı, mesela yetersiz gelen %10’luk bir kesime ücret alınabilirdi ama bu şekilde olmaz“ı anlatmaya çalıştım.

Pek anlamış gibi görünmüyordu. Hâlâ çocuk kandırır gibi “ama bu size yetmiyor” gibi laflar ediyordu. Ben de uzun uzun 50 GB’nin saçma olduğunu sözümü kesmesine izin vermeden anlattım. Bu konuda başka hiçbir şey söylemeden, eğer onaylarsam bir daha kampanyalar için aramayabileceklerini söyledi. Onayladım.

Şimdi 50 GB’nin neden yetmediğini, yetmeyeceğini buraya da yazayım.

Her şeyden önce -bunu telefonda söylemedim ama- “50 GB yetersiz”diye beni aradıkları için yetersiz. Kendileri de biliyor da işte… Sonra…

Oyunlar

Ben bir oyuncu değilim ama oyun en önemli yüklerden biri. Artık bilgisayarcılarda da, korsan CD’cilerde de (kaldı mı onlardan?) CD ile oyun satılmıyor pek. İnternetten yasal olarak satın alıp indiriyoruz. Bunun için Steam gibi global aracı firmalar var. TTnet’in de Play Store adında bir aracı servisi var.

Büyük firmaların bazı büyük oyunlarının boyutu tek başına 50 GB’nin üstünde. Şimdi düşünün: İnternete zaten en az 50-60 lira ödüyorsunuz. Sonra diyelim TTnet’ten 170 lira verip, 50 GB’nin üzerindeki GTA V oyununu indirdiniz. Hop, ilk günden bitti mi AKN?

Bir de bu oyunların zaman zaman yamaları, güncellemeleri çıkıyor. Onlar ne yapıyor? Onlar da kotayı bitiriyor.

Televizyon

Artık birçok İSS’nin, cep telefonu operatörünün ücretli bir televizyon uygulaması var. TTnet’inki Tivibu. Bu da ücretli bir hizmet. Üstüne orasında burasında reklam var. Açılış reklamını izlemeden televizyon izleyemiyorsunuz. Tivibu’daki özel sinema filmlerini vs. ise ayrıca kiralıyorsunuz.

Peki siz parası karşılığı televizyon, film ve reklam izlerken ne oluyor biliyor musunuz? Kalan AKN’niz çatır çatır düşüyor…

Diziler

Tivibu gibi televizyon servisleri bir yana, artık yerli dizileri yayınlandıkları kanalın web sitesinden veya NetD ve Tvyo gibi servislerden ücretsiz ve yasal olarak izleyebiliyorsunuz. Daha az reklamla, özetsiz, istediğiniz zaman istediğiniz diziyi izleyebiliyorsunuz. Tabii ki bunlar da cayır cayır AKN yakıyor.

Laf aramızda NetFlix‘in de 2016’da Türkiye’ye geleceği söylentisi var. Yine ufak ücretlerle yabancı dizileri de yasal olarak izleyeceğiz.

Videolar

Eh, artık devir video içerik devri. YouTube gibi dev video platformlarıyla videosuz günümüz geçmiyor.

Mesela ben sıkça mesleğimle ilgili saatler süren videolu eğitimleri izliyorum. Bununla birlikte çeşitli teknoloji kanallarını takip ediyorum. Profesyonel olmasam da müzik teorisinden davul akort etmeye, fotoğrafçılıktan resim çizmeye türlü eğitim videosunu izliyorum.

Bunların yanında çeşitli eğlence kanalları, video klipler vs. bitmiyor. Abone olduğum 150 kadar kanaldan her gün 15-20 yeni video geliyor en az. Abone olmadan izlediklerim de var. Ohoo.

Hani şu video oynatıcılarında ileri-geri alabildiğiniz ilerleme çubuğu var ya; işte onun adı: seekbar. Videoyu oradan ileri-geri alma işine “seek etmek” diyebiliriz terimsel olarak. Hah işte, izlediğimiz her video AKN’mizi çok fena geri seek’iyor. Yani düşürüyor. “Loading”e mahkum ediyor bizi.

Sosyal Medya

Bu maddeyi kısa keseceğim. Facebook, Twitter, Instagram, Vine, Periscope, Snapchat gibi servislerde her gün kaç fotoğraf baktığınızı, ne kadar süreyle video izlediğinizi bir düşünün ve giden AKN’lerinize ağlayın.

Müzik

Bu konu da artık hepinizin malumu. Spotify, Deezer gibi servislerle, milyonlarca şarkının olduğu veritabanından istediğimiz şarkıları ücretli veya ücretsiz, yüksek kalitede ve yasal olarak dinleyebiliyoruz. TTnet’in de müzik dinlettiği, dijital albüm sattığı TTnet Müzik adında bir servisi var.

Ben çok uzun zamandır Spotify’a para ödüyorum. Kimi albümleri de iTunes’tan satın alıyorum. Fiziksel albüm satın almıyorum. Korsan müzik dinlemiyorum.

Fakat ben müzik dinledikçe, korsanlar gelip benim AKN’mi yağmalıyor. Muhtemelen sizinkini de…

Yazılım Güncellemeleri

Önce bilgisayardaki işletim sisteminizin, mesela Windows’un aldığı güncellemelere bir bakın. İşletim sisteminiz otomatik güncelleme açıksa hissettirmeden, kapalıysa onay alarak yüklüyor güncellemeleri. Güncellemiyorsanız zaten başa bela. Hesaplayın boyutlarını…

Sonra cep telefonunuzun güncellemelerine bakın. Haydi, işletim sistemi yılda bir güncelleniyor ortalama. Peki ya uygulama ve oyunlar? Ben telefonumda çok az uygulama barındırdığım halde her gün 3-5 güncelleme görüyorum. Facebook, Twitter vs. haftada en az bir kez güncelleniyor. Onlar ufak şeyler de; GB’larca birikiyor işte…

Siz işletim sisteminizi, uygulamalarınızı güncelledikçe, iSS’niz de kalan AKN’nizi güncelliyor işte.

Online görüşmeler

Örneği yine kendimden vereceğim; ben fiziksel engelim ve ofisin uzak olması nedeniyle 5 yıldır çalıştığım şirkete toplasan 5 kez anca gittim. Gerekli tüm toplantılara Skype ile sesli, bazen görüntülü konferans ile katılıyorum.

Ha keza YGS’ye hazırlanan kardeşim özel ders alıyor. Akşamları bir iki saatini öğretmeni ile Skpye üzerinde görüntülü sohbette geçiriyor.

Devir mekandan bağımsız, bir arada olma devri ama işte bunlar hep AKN.

Toparlayalım

Yukarıda ilk aklıma gelen ve AKN düşmanı kalemleri sıraladım. Dikkat ettiyseniz içeriklerin ücretli veya ücretsiz yasal olduklarını vurguladım. Ben bu yasal indirmelerle 50 GB AKN’mi 10-15 gün içinde tüketiyorum. Üstelik oyun oynamıyorum, çalışırken müzik dinlemiyor, video izlemiyorum. Dizilere de çok merakım yok. Aksi halde muhtemelen 50 GB bana 1 hafta yetmeyecekti.

Şimdi konuyu toparlayalım; bugünün şartlarında artık belli bir kalitenin altına düşmeyen içeriği internetten tüketirken, 50 GB AKN herkes için yetersizdir. AKN olsun mu olmasın mı tartışmasına girmeyeceğim; ancak olacaksa alt limit ortalamaya yetecek düzeyde olmalıdır. Sadece ortalama üstü kullanıcılarda ek AKN’nin fazladan ücretli olması kabul edilebilir.

50 GB AKN her İSS’de, her şartta, her kullanıcı için yetersiz. Bu cepte.

Üstüne, TTnet internete ödediğime ek olarak parasını ödediğim Tivibu, Oyun, Müzik gibi servisler için AKN’mi eritirken, “50 GB AKN’ye yetersiz. Size 100 GB verelim; ama parasını da alırız” demesi utanmazlıktır. Ayıptır. Çekin elinizi o seekbar’dan…

Güncelleme (Yazıyı yayına aldıktan 10 dk sonra): TTnet’ten aradılar. “AKN ile ilgili paket yüksetmek istemişsiniz ama ücret istenmesiyle ilgili bir şikayetiniz olmuş” gibisinden bir şeyler söyledi. Durumu anlattım. “Ben istemedim, siz teklif ettiniz” dedim. “Şikayet değil, eleştiri” dedim. O da “öneri olarak” kaydetti, bitti…