Bloguma daha ilk günden bir de müzik kategorisi açtım aslında. Ama hiç aktif bir şekilde kullan(a)madım. Uzun zamandır da aklımdaydı bu şirin kız hakkında bir şeyler yazmak, özellikle de bu şarkı hakkında. Gün bugünmüş demek ki..

Yasemin Mori‘yi daha albümü çıkmadan evvel bazı mp3’lerini ve klibini yayınlamasıyla tanıyordum. Tabii arkadaşım Ozan’ın tavsiye edişi ve Mehmet Turgut‘un çektiği fotoğraflar da beni “yasemori”ye itti. Sıradışı görünen tarzı, sevimli duruşu, ilginç çığlıkları, müthiş sözleri, yaratıcı klibi.. Ve yine Ozan sayesinde albümü çıkışıyla birlikte tekrar tekrar dinlemeye başladım. Ve bir şarkıya takıldım: Bırak Bu Rock’n Roll’u..

Önce şöyle diyor;

yüzün hep burukmuş,
sararıp solmuş
nereden vurulmuş…
yenilip yutulmuşsun!
ne seni var ediyor?

Ardından o harika, kısa saksafon solosu başlıyor.
Önce titrek, bozuk hatta rahatsız edici bir ses. Hıçkırıklara karışmış ağlamalar gibi, bir isyan gibi… Üzgünce… Sadece 6 saniye.. 6 Saniyede hıçkırarak ağlıyor saksafon. Sonraki 7 saniye ise bir diriliş. Ses her saniye güçleniyor, diriliyor, yükseliyor.. Ve halan 15 saniye müthiş bir solo halini alıyor. Kendinden emin, kararlı bir 15 saniye..

İşte bu.. Belki sadece benim kuruntum. Benim hissettiklerim, beklentim. Ama bence tamamen bu düşünceyle yapılmış, müzikal bir zeka örneği. Sadece 30 saniyelik kırık bir solo ile büyük bir duygu akışının, fiziksel değişimin anlatılmasını da oldukça zekice buluyorum. Takdir ediyorum. Uzun zamandır anlatmak istediğim (hatta daha evvel arkadaşım Fatih’le paylaştığım) düşünceler bunlardı.

Ayrıca belirtmek istediğim bir diğer güzellik ise; Arjantin adlı şarkısında:
Dediler “kimse böyle güzel gülmüyor, neyiniz var?” Şarkının devamında “Altın ya da gümüş, neyiniz var?” dese de ben kalın yazdığım cümleyi oldukça ironik buluyorum.. Güzelce gülen birine “neyiniz var?” diye sormak..
“Sonra işler tersine döndü” diyor şarkıda.. Gerçekten öyle mi?

Gülmek için bir şeyimiz mi olmalı ki?