Bugün SanalCafe.Com‘un 20. sinema organizasyonu ile Son Ders: Aşk Ve Üniversite filmine gittik. Film seçme görevi bendeydi ve iyi bir film seçmek zorundaydım. Bu filmde biraz (olumlu yönde) önyargılarıma yenik düşüp Ferhan Şensoy adıyla Son Ders’i seçtim. İyi ki de öyle yapmışım diyorum. İzlemeye gelen yaklaşık 40 kişi de memnun ayrıldı.
Filmin başlarında özellikle bir Dead Poets Society etkisi hissettim. Marjinal, kendi yöntemleriyle ders veren, öğrencilerin kafasını karıştıran (sisteme göre) biraz asi bir öğretmen. Ve Carpe Diém‘den hiçbir farklı anlamı olmayan Yarın Yokmuş Gibi Yaşa öğüdü… O kadar tanıdıktı ki; bir an hata yaptığımı dahi düşündüm. Tabii filmin 1972’de siyasi meselelerle başlaması da 1980 konulu kopya filmlere benzemesi korkusunu arttırdı.
Ancak hiç öyle değil. Hatta yakın zamanda vizyona girmiş Türk filmleri arasında en iyilerinden biri belki de. Filmde hemen hiçbir şeyin beklendiği gibi gitmemesi, izleyiciyi şaşırtabilmesi seyir zevkini arttıran önemli bir unsurdur ve film bunu başarıyor. Tabii bir “ters köşeye yatırma” hadisesi de yok. (:
Filmin eğlenceden hüzne doğru ağır bir akışla değişen atmosferi, izleyiciyi de ruhsal olarak aynı yönde, aynı hızda etkiliyor. Gülerek başladığınız bu filmden ağlayarak çıkmanız mümkün ki, ben bu mayhoş, bu “bittersweet” tatlara bayılıyorum. Eğer siz de ağzınızın tadını biliyorsanız (: bu filmi sinemada izlemekten çekinmeyin…
diyorumki natu :) filim çççokk guzelldii son zamanlarda izlediğim en guzel turk fılımlerınden bıırıydii bu kadar güzel olucağını beklemıyordum ama büyük bi yanılma oldu
(=
Film hakkında biraz fikir sahibiydim ve kesinlikle izlemeliydim diye düşünüyordum bide SC’ile izlemek vardı ki ohooo ama organizasyona dizimin sakatlığı yüzünden katılamadım.
İçim gitti.
Bu hafta sonu izlemeyi planlıyorum. Umarım bir sorunla karşılaşmam (: