Dün LGBT Onur Yürüyüşü’nün 21.’si düzenlendi. On binlerce lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve onları destekleyen heteroseksüeller Taksim’den Tünel Meydanı’na yürüdüler. Ben de aralarında olmak istedim ama olası bir polis müdahalesinde kaçma şansım çok az olduğu için annem müsade etmedi. Her yan o kadar polis dolu ki; sokağa çıksam bir şey olacakmış gibi tedirgin oluyor kadın. Haksız değil.
Her neyse, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek, twitter hesabında yürüyüşe katılan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’e “Merak ediyoruz, gay misin?” diye sormuş. Eğer silmezse buradan ilgili tweet’e ulaşabilirsiniz. Silerse, aşağıdaki ekran görüntüsü ile yetinmeniz gerekecek. Twitter’da bu konuda fikrimi açık eden birkaç tweet attım. ([1], [2], [3], [4], [5]) Hızımı alamamış olmalıyım ki bir de blog yazmaya karar verdim.
Aslına bakarsanız yazacaklarımda yeni ya da farklı hiçbir söylem yok. Sadece biraz kayıtsız kalmamak adına tepkimi dışa vurmak için, biraz da bu konudaki görüşlerimi geleceğe not etmek için yazmak istedim. Anlaşılan o ki; sayın İ. Melih Gökçek, herhangi bir grubu destekleyenlerin mutlak suretle o gruba mensup olacağını düşünmekte. Oysa bir hakkı savunan insanları, sadece insan oldukları için desteklemek mümkün.
Tahmin ediyorum İ. Melih Bey’i daha önce kimse desteklememiş ve kendisi de hakkını arayanların yanında, onlar gibi düşünmediği sürece hiçbir zaman yer almamış. Nereye vardık? “Benim gibi düşünmeyen yok olsun” düşüncesine, sahiplenilmiş yüzde ellilere, dışlanılmış yüzde ellilere… Belki de kendisi bu düşünce ile Başbakan’ın sürekli sözünü edip hiçbir şey yapmadığı “başörtülü kardeşlerim”e bile hak arayışlarında destek olmuyor. Öyle ya; kendisi başörtülü mü?
Maalesef İ. Melih Bey ve onun gibi düşünenler çok yanılıyor. Biz “İnternetime Dokunma” yürüyüşündeyken hiçbirimiz internet değildik.
- Kimi belediyelerin bile zulmettiği hayvanlar için bir şeyler yapmaya çalışan hiç kimse hayvan değildir. Aksine, böyle düşünen herkesten daha çok insandır.
- Kadın cinayetlerinin hızla arttığı, sokakta darp edilen kadın için “Nakavt” diye başlık atan gazetelerin olduğu, kadının kaç çocuk doğrurcağından hangi yöntemle doğuracağına kadar Başbakan’ın karar verdiği ülkemde kadın haklarını savunmak için kadın olmaya gerek yoktur.
- Ben tekerlekli sandalye ile otobüse bile binemiyorum diye çırpınırken, oy kullanma hakkım elimden alınmışken, 2 kilo betondan bir rampa için 4 ay uğraşırken birilerinin engelli olmasına gerek yok.
- Dünyanın en masum eyleminde bile Türk polisi çocukları gözaltına alıp darp ederken, çocuklara yönelik, yazarken elimin titreyeceği suçlar artar ve çocuk tecavüzcüleri serbest kalırken onların haklarını savunmak için çocuk olmaya gerek yok. Aksine, çocuk olmamak gerek!
- Kürt’ü, Ermeni’si, Musevi’si, Rum’u, Alevi’si vs. sırf etnik kimliklerinden ötürü “vatan haini” ilan edilirse, onların yanında yürümek için onlarla aynı kimliğe sahip olmamız gerekmez. Biz gerektiğinde Ermeni olmadan “hepimiz Ermeni’yiz” sözünü gururla söylerken, başkalarının “afedersiniz Ermeni” sözlerine inat daha çok Ermeni de oluruz. Hem de Türk’lüğümüzden hiçbir şey kaybetmeden.
İnsanın yanında duran, daha çok “insan” olur. İnsandan uzaklaşan, kendi insanlığını da kaybeder. Biz insanlığımızı kaybetmemek için yukarda saydıklarım ve benzeri birçok sebeple olduğu gibi dün de LGBT bireylerin yanındaydık. Çünkü onlar, kimsenin üzerine vazife olmayan sebepleriyle ötekileştiriliyor. Dün eylemler sırasında birlikte dans edenler, birbirine sarılanlar, kimi zaman öpüşenler (dünyanın en güzel sevgi jestidir) ahlaksızlıkla suçlanıyor. Üstelik “ahlaksız” sözünü haketmeleri için sadece LGBT olmaları da yeterli. Hiçbir şey yapmalarına gerek yok. Bana kalırsa ancak aklı türlü ahlaksızlıkla dolu olanlar baktığı her yerde ahlaksızlık görürler.
Bu insanlar rahatça sokağa çıkamıyor, parmakla gösteriliyor. Çünkü ahlaksızlar! Bu insanlar iş bulup çalışamıyor. Neme lazım, belki bulaştırırlar da hepimiz ibne oluruz. Bu insanlar Başbakan’ın tüm gün boy gösterdiği televizyon kanallarında meslekleri doğrultusunda dahi görünemiyorlar. Çünkü Türk aile yapısına uygun değiller. Öyle ya, biri görür de özenir… Trans bireylerin ancak seks işçisi olabileceği var sayılır. Olsalar ayrı dert, olmasalar ayrı. Ama her şartta gecenin bir yarıları peşlerinden koşan “ahlaklı adam”ların sayısı az olmaz.
Eşcinsellik kabul edilmese dahi doğuştan gelen bir cinsel yönelim. Sonradan seçilemez. Ama var sayalım seçiliyor, hepsi de bunu tercih etti. Kime ne? Varsayalım bu bir hastalık. Ölümcül değil, bulaşıcı değil, tedavi olmak istemiyorlar. Kime ne?
Ayrımcılığın anahtarı bu “kime ne” sorusunda gizli duruyor işte. Sadece LGBT olmakla ilgili bir mesele değil bu. Dinimden ve neye inandığımdan kime ne? Hangi dili konuştuğumdan kime ne? Ne yiyip ne içeceğimden, ne zaman nerede içeceğimden kime ne? Kaç çocuk sahibi olacağımdan kime ne?
Anlamıyor musunuz, siz bu ayrıştırmayı körükledikçe insanlar bölünüyor. Çok şükür biz birleşmeyi öğrendik ama siz bölücü olmayı sürdürüyorsunuz.
Farkında değil misiniz, LGBT’ler, Engelliler, Kadınlar, Ermeniler, Rumlar, Museviler, Aleviler, Lazlar, Kürtler, Çerkesler sizlerden haklarını bekleyerek size oy veriyorlar. Çok mu zor LGBT’lerin özgürlüğünü vermek, çocuk tecavüzcülerini cezalandırmak, kadınları şiddetten korumak, engellileri eve hapsetmemek, ülkeyi uygulanmayan yasalarla değil, pratikte, gerçekten herkes için yaşanabilir kılmak?
Utanmıyor musunuz, insanları ayırmaya, ötekileştirmeye, “bizden olmayanı” yok saymaya, herkesin yanında durmaktan da, birlikte yol almaktan da korkmaya?
Yine çok uzattım lafı, yazının başlığını unuttum.
Asıl soracağım şey şuydu:
Sayın Gökçek;
Beni hiç ilgilendirmez ama,
siz kimin gay olup olmadığıyla ilgilenince gerçekten merak ettim.
GAY MİSİNİZ?
Not: Bir arkadaşıma bu yazıyı yazacağımı söylediğimde, bu sorunun doğru olmadığı konusunda beni uyardı. Ama İ. Melih Gökçek şık bir samimiyetle bir Milletvekiline bunu sorunca benim de sormamda bir sakınca olmayacağı kanaatine vardım. Daha önce başkalarına cinsel kimliğini, etnik kökenini, dinini vs. sormuşluğum da pek olmamıştır. Yazının maksadı eşcinsel olmadan da eşcinselleri kucaklayabileceğimizi, kadın olmadan da kadınları savunabileceğimizi anlatmaktır.
İçiniz rahat etsin, aklı başında hiçkimse sizi LGBT yürüyüşüne katıldığınız için eşcinsel sanmaz. Bu yüzden rahat olun. Siz de hak arayan herkese insanlık için destek olun.
Okuduğum bazı yerlerde kahkaha attım :)