Bir aydan çok zaman geçmiş yeni bir blog yazısı yazmayalı. Bir yandan uzun bir bronşit dönemi, diğer yandan iş yoğunluğu derken blogumu da kendimi de epey ihmal ettim. Şimdi yeniden toparlama zamanı. Kişisel işlerime Taksim’e engelli erişimini geri kazandırmak için başlatığım(ız) atağı daha sıkı takiple başladım.
Önce geçmişe dair biraz özet bilgi vereceğim. Sorundan haberdarsanız ya da bu kısımla ilgilenmiyorsanız, yazının devamına geçebilirsiniz.
Taksim Meydanı’nı Yayalaştırma Projesi başlayınca, Kasım ayının başında meydana çıkan metro asansörü kapatılmıştı. Alternatif bir asansör vardı ama yönlendirme tabelaları ve basmak olan yerlerde rampa olmadığı için Gezi Parkı’ndan meydana ulaşmak 4 kişinin de yardımıyla 61 dakika sürdü. Bu ulaşım her anıyla kaydedilip Radikal Gazetesi’ne haber oldu. Bu süreç ve çıkan haberlerle ilgili detaylı bilgileri “Haber yapalım derken, haber olduk” yazımda okuyabilirsiniz.
Medyada çıkan haberlere, İBB Beyaz Masa ve Ulaşım A.Ş ile olan görüşmelerime rağmen bir sonuç alamayınca da Change.Org üzerinden bir imza kampanyası başlattık. (hala aktif) ve bunu #TaksimEngellilereYasak etiketi ile duyurduk. İmza sayısı 2722’ye ulaşınca, bu imzaları bizzat Change.Org ekibi, birkaç destekçi ve DHA İstanbul Büyükşehir Belediyesine 26 Aralık 2012’de teslim ettim.
Artık 1 hafta içinde cevap almak gereken resmi bir dilekçem vardı. Yazı işlerine teslim ettiğim dilekçe önce Özel Kalem Müdürlüğü’ne, sonra da İBB Başkanı Kadir Topbaş’a iletildi. İmza teslimine ait fotoğraflarda burada. (ilgili haberler: [1], [2], diğerleri Google‘da) Ancak neredeyse 2 ay geçmesine rağmen sonuç alamayınca telefona sarıldım.
Geçtiğimiz Cuma günü (8 Şubat 2013) bilgi almak için İBB’yi aradım. Özel Kalem Müdürlüğü’ne bağlanıp takip numaramı verdim. Kontrol etti. “Başkandaymış, başkan henüz bir talimat vermedi” dedi. Durumu özetledim; “ben, sadece 2 rampa istiyorum” dedim. İlgilendi, “o zaman Ulaşım Daire Başkanlı’ğına aktarayım, ben onlara bilgi de vereyim onlar sizinle ilgilenir” dedi. Ulaşım Daire Başlanlığı’ndan biriyle konuştum. İlgiliydi benimle. Güzel bir görüştme. “Ben biraz bilgi alıp sizi geri arayayım” dedi. Aramadı.
Bugün (11 Şubat 2013) İBB’i tekrar aradım. Ulaşım Daire Başkanlığı’na bağlandım yine. Aynı kişiyle görüşemedim. Durumu anlattım, bilgi vermeden başkasına bağladı. Sonra o da başkasına bağladı, ve bir daha başkasına… Bu bağlandığım kişiye takip numaramı verebildim. “Mahkemeye cevap gitmiş 10 Aralık’ta” dedi. Dedim “ben dilekçemi 26 aralıkta verdim ve mahkemelik bir şey de yok. ”
“Esenler değil mi?” dedi..
“Yok” dedim…
Her birimin takip no. başkaymış. Yani yanlış adresteyim. Görüşmeyi mecburen sonlandırdık.
En başa dönüp İBB’yi yeniden aradım ve Özel Kalem’i bağlattım. Çok şükür Cuma günkü kişiye ulaştım, hatırladı. Yine Ulaşım Daire Başkanlığı’nda Cuma günü görüştüğüm kişiye bağladı. Beni hatırladı ama bu defa ilgilenmeyip telefonu bir başkasına iletti. Bu kişiye durumu en baştan tekrar anlattım. Takip numarası istedi ama bu numata ile bir kayıt bulamadı çünkü bu birimde benim numaram yine geçersiz. İsimden buldu.
“Başkandaymış, bize tlimat gelmedi” dedi..
Bir daha anlattım. “Bakın” dedim. “sadece 2 rampa istiyorum. 2 ay uğraştım olmadı. üstüne 2500 imza topladım, olmuyo. 2 rampa için 4 aydır uğraşıyorum“.
Bu sefer üstüne de gidince daha detaylı inceledi. Son durumu anlattı:
Dilekçem önce “Muzaffer başkan“a gitmiş. Sonra da “Yakup başkan“a… (başkanlar soyadı değil, makam ama hangisnin ne başkanı olduğunu bilmiyorum.) İş “Yakup başkan”da da kalmamış. Ondan Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü‘ne geçmiş. Bu müdürlük, Ulaşım Daire Başkanlığı‘nın bir alt müdürlüğüymüş. Benim evrak orada da huzuru bulamamış olacak ki; oradan da (galiba) Trafik Düzenleme Müdürlüğüne gitmiş. Son durumu yeni verdikleri bir takip numarasıyla Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nden takip edebilirmişim. (Bu paragraftaki bilgiler hızla not almama rağmen hatalı olabilir zira bir noktadan sonra kim kime vermiş takip edemedim.)
Bu cevap bana yetmeyince üsteleyerek “iyi ama bu bilgiler bana yetmiyor, sonuç istiyorum” dedim. İşte o zamann ilgili bir kişinin ismini verdi: Eyüp Bey. Ama nasıl ulaşacağımı bilmiyormuş. Ulaşım Koordinasyon’dan öğrenecekmişim!..
Santrali aradım yeniden. Ulaşım Koordinasyon’a bağlanıp Eyüp beyi istedim. Bir tel. no söyleyip çat diye kapattı. Aklımda kaldığı kadarı ile verdiği numarayı aradım. IBM teknik destek hizmeti çıktı.
Her şeyi yeniden başa sardım. İBB’yi arayıp Ulaşım Koordinasyon’a bağlandım. Eyüp Bey’i istediğimde yine hızla numarasını verdiler. Bu kez kapatmalarına fırsat vermeden tekrar ettirip not aldım ve ardından Eyüp Bey’i aramaya koyuldum. Birkaç denememde numara cevap vermese de; bir süre sonra tekrar aradığımda kendisine ulaştım.
Eyüp Bey bu süreçte benimle en ilgili konuşan kişi oldu. Ben süreci en başından, uzun uzun bir daha anlattım. Takip numarasını bile almadan dosyayı anımsadı. İlk başta beni memnun etmeyen şu cevabı verdi: “Şantiye alanı sürekli değiştiği için bir şey yapamadık ve rampa için tam koordinat belirtmemişsiniz. İnşaat zaten Haziran ayında bitecek. Az kaldı.” Bu cümeleler arasında biraz da şantiye hakkında detaylı bilgi verdi. İtiraz etip durumu şu cümlelerle anlattım:
“Rampa istediğim yerin şantiye alanı ile ilgisi yok aslında. Çok spesifik bir yer olduğu için tam koordinat belirtmedim ama haklısınız, benim eksiğimdir. Gezi çıkışından İETT peronlarına doğru giderken belli 2 yerde basamak var zaten. Oraya rampa yapılmalı. Az kaldı diyorsunuz ama ben 4 aydır Taksim’e gidemiyorum.”
Radikal haberini de anlatıp parktan meydana 61 dakikada gittiğimi anlattım. Son olarak 2 rampa için 4 ay mücadele edip 2500 imza toplamanın saçmalığından yakındım.
Eyüp Bey bu defa hak verdi. Yarın sabah bir toplantıları varmış. Bu toplantıda konuyu tekrar gündeme getireceğini belirtti. Ardından net olarak “gerekli çalışmalar 1-2 gün içinde yapılır” dedi. Karşılıklı iletişim bilgilerimizi alıp, görüşmeyi sonlandırdık.
Basitçe 2 rampa için 4 ay mücadele verip 2500 kadar imza topluyorum. Verdiğim bir dilekçenin akıbetini öğrenmek için bile aklımın almadığı büyük bir bürokratik süreci takip etmem gerekiyor. Bu çok korkunç bir şey…
Ama nihayet bir sonuca vardık gibi. Gelecek hafta bu blogda ya “ve zafer” yazısı yazacağım ya da “yine başaramadım” diye yeni ve daha agresif bir çıkışın yolunu arayacağım….
Güncelleme 2 Mart 2013:
Eyüp Bey’in toplantıda gündeme getireceğini yazmıştım. O günden bugüne küçük detay bilgilerini yazmadım. Sebebi ise bu hafta “oldu bu iş” yazmayı planlamamdı. Ama olmuyor… Eyüp Bey, sonraki ilk aramamda “toplantıda rampa yapma kararı çıktı. Yer tespiti yapıldı, 1-2 güne olur” dedi. Bir sonraki aramamda “Beton tutmaz diye sac yapılmaya karar verildi. Sac sipariş edilmiş. 1-2 güne olur” dedi.
Ve nihayet, Perşembe günü (28 Şubat 2013) aradığımda, “Rampalar Salı günü yapıldı. Ben gördüm, olmuş. Bir sorun varsa yeniden konuşuruz” dedi…
“Madem yapıldı, bir bakayım nasıl olmuş” diye bugün (2 Mart) görmeye gittim. Baktım, istediğim yerde rampa yok! “Orda mı, burda mı” diye bir yarım saat oyalandım. Bulamayınca Eyüp Bey’i arayıp sordum; “ben gördüm Salı günü yapılmıştı kaldırmış olamazlar” dedi. Asansörün oraya geri döndüm ve “acaba başka bir yere mi yaptılar” diye sağa sola baktım, yok! Görünen tek rampa soldaki fotoğrafta. Kırık ve polis barikatı ile çevrili. (resme tıklarsanız tweet’e gider, RT edebilirsiniz.)
Bu sırada etrafta yetkili kimse yok. Sadece oradaki çevik kuvvet memurlarına bir ihtimal görmüş olabilirler diye sordum “rampa nerede” diye. 4 farklı memura sordum ancak hiçbirinin haberi yok!..
Asansörün ordan Eyüp Bey’i yeniden aradım. “Şantiyede İhsan Bey var, ben numarasını vereyim onu arayın” dedi. Dediğini yaptım. İhsan Bey özetle şunu dedi:
“Ben yarım saat önce ayrıldım oradan ama <şuraya> baklava desenli sacdan rampa yaptık. Çaldılar mı acaba?” Ne tarif ettiği yerde rampa vardı, ne de tarif ettiği yer benim ihtiyacım olan yerdi. Rampa yok!
Sonra şantiyeden 2 kişiye denk geldim. Ellerinde ölçüm cihazı olan baretli kişilerdi. Mühendis olduklarını düşündüm. “Rampalardan haberiniz var mı” diye sordum. Onların da haberi yok… “Biz şantiyeyi (meydandaki) yapan firmadanız zaten. Burasıyla (park içi) ilgimiz yok” diye belirttiler. Onlara rica ederek, hatta biraz zorlayarak yardım etmelerini istedim. Sağolsunlar tekerlekli sandalyemi taşıdılar da yolumu buldum.
Bu şekilde park içinde 1 saatten uzun bir süre boş yere dolaşmış oldum. Yazıya yeni bir güncelleme yapacak mıyım, gerçek bir sonuç alacak mıyım bilmiyorum. Ancak bu kadar uzun bür yazının sonunda, bu kadar mücadeleyi sadece 1 kilo beton için verdiğimi hatırlatmak istiyorum…
Güncelleme 5 Mart 2013:
Sonunda Eyüp Bey’den rampaların sağlıklı bir şekilde yapıldığı bilgisini alıp, fotoğrafları gördüm. Sonuca dair yazıyı okumak için:
Taksim’de rampa mücadelesi zaferle sonuçlandı
belediyeye bir borcun olsa o muzaffer başkanlar, yakup başkanlar sizi anında bulurlar ama… en kısa sürede şu çözümü basit sorunu ortadan kaldırırlar umarım.
Dostum çok acı ama o rampa seçimler yakın olsaydı çoktan yapılırdı. Sorun yöneticilerde değil, kim seçilirse seçilsin bu süreçler, formaliteler böyle işleyecek. Halbuki kafası basan bir kişi olsa bu formaliteyi çok rahat aşar. Sandıkta görüşürüz demek bile çözüm olamıyor işte :S
İmzamıda verdim kampanyaya paylaştım ama 2000-3000 veya 20000 olmasının bir anlamıda yokmuş demekki.