20 Mart günü benim için bir şekilde Kültür günü olarak ilan edilmişti. Ozan Eicher‘le birlikte birlikte öğle saatlerinde Antrepo 3‘deki Van Gogh Alive sergisine, akşam ise Doğa Rutkay’ın davetlisi olarak 3. Türden Yakın İlişkiler – Başlangıç oyununa gittik. Takip eden (edecek) yazıların birinde oyunu anlatıp, bir diğerinde de sergiye gitmek için aştığımız 7+7 asansörden, tiyatro salonunda tekerlekli sandalye ile oyun izlemeye kadar geçen süreci anlatacağım. Ancak bu yazı yalnızca Van Gogh Alive sergisi için.

Lafı biraz uzattım belki ama sergi için söyleyeceklerim o kadar az ki; en azından göz doldursun istedim. Van Gogh Alive sergisi, bilinen sergiler gibi orijinal tabloların sıralanmasından değil, eserlerin dev boyutta duvarlara yansıtılmasından oluşuyor. Serginin vaadi dev projeksiyonu, müziğin uyumunu ve ışığı kullanarak seyirci ile resimler arasında bir etkileşim yaratmak. Eğer daha önce hiç sinemaya gitmediyseniz, dev perdelere (hatta duvarlara) görüntü yansıtılabildiğini hiç duymadıysanız, Van Gogh’un eserlerini kocaman ve sürekli değişik halde görmek sizi hayrete düşürebilir. Devamını oku →