Yakın zamanda “Siyaset Meydanı’nda Sosyal Medya Konuşulmadı” başlıklı bir yazı yazdım. (Hatta bir önceki yazım bu.) Programdaki sosyal medya tartışmasının ne kadar sığ olduğundan ve sosyal medya kavramının sanıldığı gibi olmadığından küçük  bir parça sözettim. Aslında program sadece yazmam için tetikleyen araçtı. Yani bir an zaten yazacaktım. Şimdi de o yazının bir parça devamı niteliğinde bir yazı ile, Twitter’ı birçoğunun çok yanlış anladığından bahsetmek istiyorum. (görsel kaynağı)

Tabii ki Twitter’ı odağa alma sebebim,  onların sosyal medyayı Twitter ve Facebook’muş gibi algılamaları ya da öyle bir görüntü sergilemeleri.

Kimisi Twitter’ı bir doğrudan bir haber kaynağı olarak görüp güvenirliliğini tartışıyor. Bazıları gazeteleri geçmesinden korkuyor, bazıları tamamen güvensiz ve dezenformatif buluyor, bazılarınınsa tek kaynağı olabiliyor. Pozitifçiler daha çok Ortadoğu olaylarını, negatifçiler ise daha çok sahte ölüm haberlerini örnek gösteriyor. Zaten bu yönde tartışanların başka örnekleri bildiğine de ihtimal vermiyorum. Oysa Twitter bir haber kaynağı değildir.

Kimisi de gelen eleştirilerden, küfürlerden, hakaretlerden şikayetçi. Bu kişiler Twitter’ı doğrudan bir eleştiri sitesi olmakla suçluyor adeta. Neyi kimin yazdığının önemi yok. “Twitter kötüdür!” Kişilerin önemi varsa dahi, tepki gösterenlerin ifadelerine baktığımız zaman, Twitter kullanan herkes terbiyesizdir. Her türlü ahlaksızlık da Twitter için mübahtır.

Tabii herkes böyle eleştirmiyor. Çok mutlu olup yorum yapanlar da var. Onlar “Twitter çok güzel bir yer, hayranlarımla orada buluşuyorum. Benim hakkımda ne düşünüyorlarsa hemen söylüyorlar. Herkes çok sevgi dolu” diyor. Dünya onlara güzel tabii ki. Tahmin ediyorum eleştirenleri “blocklayınca” geriye bu kalıyor.

“Kimisi öyle”, “kimisi böyle” yukarıdaki örnekler uzayıp gider. Biraz genel bir çerçeveye sokacak olursak bu görüşleri, Twitter tek bir “kişi”ymiş gibi, başında duran bir kişinin her şeyi yönettiği gibi bir algı yakalıyorum. Dahası bu kimseler Twitter’a sadece tek bir çerçeveden bakıp, tek bir yönüyle değerlendiriyor.  Ancak Twitter, sandığınız şeylerden hiçbiri de değil.

Twitter insanların “birey” olarak canlarının istediğini yazması için oluşturulmuş bir servistir. Sadece bir servis. Her kullanıcının ayrı bir yayını vardır. Dolayısı ile ne Twitter’ın kendisi ne de bazı kullanıcıların hareketleriyle tüm kullanıcıları eleştirmek tamamen hatalı bir davranış olacaktır. Ancak her Twitter kullanıcısı birer birer eleştirilebilir, yorumlanabilir.

Twitter’ın sunduğu servis ile yayın yapan kullanıcılar, haber üretebilir, aforizmalar yazabilir, birilerini ya da bir şeyleri eleştirebilir, fıkralar paylaşabilir, resim paylaşabilir, birileri ya da bir şeyleri övebilir, yediği yemeği, gittiği yeri paylaşabilir, reklam yapabilir, sadece “dkfdkkgbn” yazabilir ve daha birçoğunu ayrı ayrı ya da yalnızca birini yayınına içerik olarak seçebilir. Bu yalnızca yayıncı kişinin sorumluluğundadır.

Dahası, örnekse yediği yemeği paylaşanlar eleştiriliyor. “Bulamayan var”mış. Ancak bu zorla önünüze konan bir içerik değil ki. Eğer yediği yemeği paylaşanları görmek istemiyorsanız, o kişileri takip etmemek yeterli çözümdür. Televizyonlarda da her gün onlarca yemek tarifi programı var. O halde bunlar da yasaklanmalı. Çünkü Twitter’da paylaşılan bir yemek fotoğrafından hiçbir farkı yok. İkisi de tercihli izlenecek yayınlardır.

İnsanlar haber de paylaşabilir. Bu haberler sahte ya da dezenformatif de olabilir. Haberi doğrulamak da izleyicinin sorumluluğundadır. Eğer siz, x bir Twitter kullanıcısının attığı enformatif bir tweet’le hareket ediyorsanız, hatalısınızdır. Ben gazetede (işi doğrudan haber iletmek) okuduğum haberin bile gerçekliğine ikna olmak için başka gazete ve kaynaklardan teyit ediyorum. Siz de önünüze düşen her şeye inanmayın. Tabii ilk söylediğime paralel olarak, özenle haber paylaşan, içeriğine güvendiğiniz kullanıcıları da takip etmekten geri durmayınız.

Sahte haber konusunda gözüme takılan bir diğer detay da; benim bazı sahte ölüm haberlerini (bkz: Münir Özkul) (bkz Erol Günaydın) Twitter’da takip ettiğim “sanatçı”ların profillerinde görmem. Eğer bir oyuncu, bir oyuncunun sahte ölüm haberini paylaşabiliyorsa, artık ne Twitter’ı, ne de kullanıcıları suçlayabiliriz. Tek suçlu ancak bu mecrayı tanımayan ya da idrak edemeyenlerdir.

Twitter yayınlarında şikayet edilen bir diğer mesele ise hakaret içeren iletiler. Burada da şikayetçilerin doğru bilgilere sahip olmadığını görüyorum. Bilinmeyen şey, hukuk yolunun açık olması. Sadece Twitter’da değil, diğer tüm internet mecralarında da size gelen hakaretler, küfürler vb. için savcılığa gidip suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Kişinin adının gizli olması da hiç önemli değil. Yasal düzenlemeler sayesinde kişiler kolaylıkla bulunabiliyor.

Hukuk yolunda tek sorun bürokrasinin yavaş işlemesi. Sonuca ulaşmak için belki geçen süreyi “yıl”la anmanız gerekecek. Tabii bunun sorumlusu olarak hukuk sistemimizi işaret etmemiz gerekiyor. Eğer ben bu işlerle uğraşamam diyorsanız da, bloklayın  gitsin!…

Son olarak söylemek istediğim şey şu: Twitter dün yoktu. Yarın yine olmayacak. Ancak bugün Twitter’a yazanlar yarın da var olacak. Başka yerlerde, başka şekillerde söyleyeceklerini söylemeye devam edecekler. Belki daha da yüksek sesle. İnsanların, her istediğini kitlelere duyurabileceği yaşam biçinine alışmak lazım.