Son 5 gündür olanlar herkesin malumu. Bilmeyenler veya bu yazıyı uzak tarihlerde okuyacaklar Twitter’da #direngeziparkı, #occupygezi gibi hashtag’leri takip edebilir, Serdar Kuzuloğlu’nun zaman zaman güncellediği şu özetini okuyabilir. Ben de çağrıma geçmeden önce kısa bir özet geçeceğim:

5 Gün önce, gece yarısı iş makinaları Taksim Gezi Parkı’na izin belgesi olmadan girip ağaçları izin belgesi olmadan sökmeye başladı. Bunu duyan bir grup (50 kişi kadar) engel oldu. Ertesi gün yeni bir teşebbüs olunca nöbetçilerin sayısı yüzleri buldu. Polis, tek yaptıkları halka açık bir parkta yatmak olan “eylemcilere” sabah’ın 5’inde saldırdı. Akşamına o yüzler, binler oldu. Saldırılar devam edince o binler de bir anda yüzbinler oldu. İnsanlar sokağa, meydanlara döküldü. Polis hepsine orantısız bir güçle saldırdı ve 5. günün sonunda saldırılar devam ediyor.

Meselenin ne olduğu önemli değil. Özellikle AKP yanlıları “3 ağaç için” diyor, “provakatörler” diyor, “ulusalcılar” diye öteliyor. Sebeleri ve o kalabalığın kimler olduğu elbette önemli olabilir. Mesele artık 3 ağaç değil, özgürlüktür. Polis şiddetir. Çünkü polis parkta kitap okuyan gençlere saldırdı. Ve o kalabalıkta Galatasaraylısı, Fenerlisi, Beşiktaşlısı kol kolaydı. Kimse yanındaki Kürt mü yoksa Türk mü sormadı ama Kürt’ü Türk’ü de kol kolaydı.

Siz yine de kim olduklarını, ne için olduğunu boşverin. Sadece İstiklal  caddesinin 50 bin kişilik kapasitesi dolmuştu. Ara sokaklar ve civar semtler daha az kalabalık değildi. Ne sebeple olursa olsun, bu ülkenin vatandaşı yüz binlerce insan taleplerini dile getirmek için sokaktaydı. Bugün sadece Taksim değil, İstanbul’un birçok semti, birçok ilimiz bu direnişe destek verip aynı uygulamalara maruz kalıyor.

Polis, TOMA’ları insanların üzerine sürdü.
Polis, yakın mesafeden insanların üzerine tazyikli su sıktı. (dağ gibi bir adamı bile 5 metre uzağa atıyor)
Polis, yakın mesafeden insanlara biber gazı sıktı. Kapsülleri ağır yaralayıcı, gaz bazıları için ölümcül.
Polis, yakın mesafeden plastik mermiler sıktı. Bunlar yine yakın mesafeden yaralayıcı ya da öldürücü.
Polis, bugün portakal gazı kullanmaya başlamış. Kapsülleri görünüyor. Bu gaz felce sebep oluyor ve tüm dünyada kullanımı yasak.
Sivil polis, gösterecilerin arasında çevreye zarar verdi.

Polis tüm bunlara bu yazıyı yazdığım saatlerde (ağırlıklı olarak Beşiktaş semtinde) devam ediyor. Medya bunları göstermiyor. Bazılarınız yalan dese de Twitter’da tüm bu olanlar on binlerce fotoğraf ve video’larla sergilenmiş durumda. Malesef tüm bu olanlar gerçek.

Bu göstericilerin hiçbiri bir partiyi, grubu, ideolojiyi, dini, futbol takımını desteklemek için sokaklarda değil. Elbette içlerinde provakatörler de var. Ancak abartısız yüz binlerden bahsettiğim kalabalıkta çok azlar. Gerçek eylemciler bu provakatörlere de müdehale edip ellerindeki taş ve sopaları almaktadır. Polis, hiçbir silahı olmayan insanlara savaş açtı. Öldürmeye teşebbüs ediyor.

Tüm bu süreçte polisi, AKP’yi destekleyip, eylemcilere türlü sıfatlar yakıştırarak eleştirenler;
AKP’yi desteklemeye devam edin. İtirazım yok, hür iradenizdir.
Eylemciler sandığınız gibi insanlar değil ama karşı çıkın, “3 ağaç için” deyin, “ulusalcı” deyin, itirazım yok.

Ama polisin sokaktaki insana öldüresiye saldırmasına, yaralamasına siz de karşı çıkın. Siyasi bir davamız varsa, polis terörü bittiğinde sandıkta, (savaşmadan) meydanlarda ve diğer platformlarda yine hesaplaşırız icap ederse.

Ama bugün, o insanların halkın bir parçası olduğunu, birçoğuyla aynı görüşü paylaşmasanız da kardeşiniz olduğunu unutmayın.

Bugün siz de polisin bu şiddetine “dur” deyin.

Siz de, eylemdeki insanlar da “halk”, “vatandaş” ve hiçbirimizin vatandaşlığı daha az değil.

“siz” ve “biz” yok bu meselede.

Polis silahsız insanlara saldırıyor,

ENGEL OLUN.