Bugün Dekatlon Buzz aracılığı ile bir paket, daha doğrusu hazine sandığı aldım. Tutku dolu ama şifreli bir sandıktı bu. Şifreyi çözmek için de “tek şansın en değerli hazinen blogun” demişler. Açana kadar onlarca şifre denedim ve nihayetinde yardımla da olsa şifreyi çözdüm. Sandıktan 40 paket Eti Tutku ile çıkan not ise 24 Kasım’da başlayacak ve şu an ne olduğunu bilmediğim bir oyuna davet ediyordu.
Konu her ne kadar Eti olsa da ben marka yerine markanın sosyal medyadaki işlerini yürüten Dekatlon Buzz hakkında yazmak istiyorum.
Sektörde ne kadar yeniler bilmiyorum ancak ben adlarını 2 aydır duyuyorum Dekatlon Buzz‘un. 2 ayda art arda 3 başarılı iş yaptığını gördüm. Bunlardan 2’sine ben de dahil oldum.
Gördüğüm ilk işleri Nescafe‘ydi. Yeni ürünleri Greenblend, Vitalift ve Lift-aktif’in tanıtımı için kadın blog yazarlarına ürünü içeren, kahve çekirdekleriyle dolu birer paket yollamışlar. Bir de bu yazarları ürün lansmanı ile ilgili bir etkinliğe davet edip götürmüşler. Çok sıradan bir kampanya olsa da bu, sosyal medyada gereğinden fazla dikkat çekip *spam*e dönüşmemesinden (var öyle işler de), paketteki kıskandırıcılığa ya da organizasyon detaylarına kadar başarılıydı. Etkinlikte kahveye dair verilen bilgiler, markadan bağımsız olarak bloglarda paylaşılacak nitelikteydi. Ben hazır kahvelerden pek hazetmeme rağmen, merakla izledim. Organizasyonun detaylarını Burcu Tüzün’ün buradaki yazısında, kahve hakkında öğrendiklerini ise şuradaki yazısında okuyabilirsiniz.
Sonraki kampanya Unilever içindi. Unilever’in “2009 sürdürülebilirlik raporu”nu blog yazarlarına ulaştırmaktı hedef. Bunun için e-posta ile raporu ulaştırmak istediklerini belirttiler. Aslında, ilk posta sadece “size bir hediyemiz var” başlığından oluşuyor ve içeriği yoktu. “Acaba nedir nedir?” diye şakayla yanıtladım ve durum hakkında, içeriği unutulmamış bir e-posta ile bilgi aldım.
Birkaç gün sonra 2 kişilik kanepeyi kaplayan bir Yurtiçi kargo kolisiyle, koli içinde kaybolacak boyutta raporu içeren paketi teslim aldım. (Burdan Yurtiçi kargoya selamlar) Dekatlon Buzz Raporla birlikte paketin içine ayrı ayrı kutulanmış soya, süpürge otu, börülce ve maydanoz tohumları da dahil etmişti. Ben bir markanın böyle bir raporu son kullanıcıya göndermesini çok da anlamlı bulmuyorum. Fikir, blog yazarının güvenirliği üzerine kurulu olsa da blog yazarlarını güvenilir yapan aslında tarafsız birer son kullanıcı, tüketici olmalarıdır. Raporla birlikte gönderilen tohumlar hem raporu dikkat çekici hale getirmiş hem de paylaşılır olmasını sağlamış. Öyle ki; rapordan çok tohumların paylaşıldığını gördüm.
Paketin gelişinden bir iki gün sonra Dekatlon Buzz’dan telefon ile arandım. Paketin ulaşıp ulaşmadığını ve beğenip beğenmediği sordular. Ben de detaylı yanıtladım. Paketin ulaştığını, bunu da FriendFeed’de paylaştığımı ancak blog yazmaya lüzum görmediğimi söyledim. “yazıp yazmamanız önemli değil, ben sadece ulaştığını öğrenmek istedim” dedi. Oysa tabii ki önemliydi. Sebeplerini de anlattım: Yeri geliyor ayda 3 paket alıyorum, hepsini yazarsam blog blog olmaktan çıkıyor. Bu yüzden güzel işleri yazıyorum… Şaşırdı, “bizden mi 3 paket aldınız?” dedi, “hayır” diye düzelttim. Devamında raporun son kullanıcı için anlamsızlığından bahsettim. O da tohum fikrinden… Son olarak, yarı şaka yarı ciddi tohumları ne zaman ekmem gerektiğini sordum. “Ben de bilmiyorum ama başka soranlar da oldu. Öğrenirsem sizi aramamı ister misiniz?” diye sordu. “Memnun olurum” dedim ve kapattık.
Son işleri de bu yazının ilk kısımlarını oluşturan Eti’nin Tutku dolu sandığı. Bu kampanyada da önceden bilgilendiren bir e-posta attılar. Benim için Tutku dolu bir sandık hazırladıklarını ancak Tutkularıma sahip olmanın öyle kolay olmadığını, önce şifreyi çözmem gerektiğini nazikçe anlatmışlar. Olumlu yanıt verirsem paketi yollayacaklarmış. (yoksa yollamayız der gibi değil, eheh)
Ben ise nötr, hatta belki biraz olumsuz cevapladım. “-Sifreyi cozmek icin ihtiyaciniz olan bilgi ise blogunuzda gizli!- ne demek? Şifre göremiyorum, blog yazmamı mı istiyorsunuz?” diye sordum. Şakayla da ekledim: “Öte yandan ‘sandık’ dediğiniz çelik kasa falan değilse, şifre sorun olmayacaktır sanırım.” Yeni bir açıklama e-postası ile geri döndüler… Yazıp yazmamak size kalmış. Şifre, blogumda hali hazırda var olan 4 karakterli ve blogum için önemli bir sayıymış. Paketin şıklığından da bahsedip, “Eminim ki şifreyi rahatlıkla bulacaksınız ve açmak için başka yollara başvurmaya ihtiyacınız kalmayacak” diye de eklemişler.
Sandığın şifresini çözmek için öyle uğraştım ki; yazıların arasındaki saatleri (22.30 gibi) bile denedim. Hani kıyabilsem, başka yollara başvurmak için beklemezdim. Başkalarından aldığım kopya ve yardımlarla gerçekten de önemli ve kolay bulunur şifreyi çözdüm. Sorun benim fazla komplike düşünmemdi. Ne demişler? Think simple, Take big…
Velhasıl-ı kelam; Ben Dekatlon Buzz’un gönderdiği Tutku dolu sandığı açarken, onlar da dijital pazarlama dünyasına yeni bir başarı sandığı açar olmuşlar. Bu yüzden tebrik ediyorum. Umarım hem başarıları hem de başarılı rakipleri artar, sektörde çok daha keyifli işleri izler oluruz…
Nreye dönsem bu kampanya:) Baya iyi çalışıyor sanırım organize edenler:)