Kategori Haber

Van’daki 300.000 çocuğun yaşamı risk altında

Aşağıda bir basın bildirisi yayınlıyor olacağım. Blogumda kendi elimden çıkmamış hiçbir metni yayınlamak adetim değildir. Hatta ilk kez böyle bir yazıyı blogumda paylaşıyorm. Zira Gündem: Çocuk olarak yayınlanan bildiri, Van – Erciş depremindeki tabloyu gözler önüne serip, 300.000 çocuğun hayatından sözediyor. Bugün 20 Kasım. Yani Çocuk Hakları Günü. Van’daki 300.000 çocuk da, çadırda soğuktan donarak ölme hakkını doya doya yaşıyor. Aşağıdaki basın bildirisini dikkatle okumanızı rica ediyorum. (yazının sonunda iletişim bilgileri de mevcuttur)

VAN-ERCİŞ BÖLGESİ’NDEKİ ÇOCUKLARIN YAŞAMINI KORUMAK İÇİN HERKESİ İVEDİLİKLE HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ.

 Van Erciş bölgesinde 23 Ekim’de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremin yıkımının ardından kış koşulları da bölgede yaşamı zorlaştırmaya devam ediyor. 2309 binanın yıkıldığı, 11847 binanın ağır hasarlı, 17923 binanın orta hasarlı olduğu bölgede süregiden 5 ve üzeri büyüklükteki artçı depremler sebebiyle bölge halkı yaşamını dışarda, edinebiliyorlarsa çadırlarda yoksa derme çatma barakalarda geçirmeye çalışıyor. Bir milyonu geçen bölge nüfusuna rağmen devlet tarafından kurulan çadırkent, mevlana kent, konteryner kentlerde barınan nüfusun toplamı yirmi bini geçmiyor. Devamını oku →

Kasım 20 / 2011
Yazar Simto ALEV
Kategori Haber
Yorumlar Yorum Yok

Küçük Aptalın Büyük Dünyası

Blogumda bir kitap kategorisi olduğu halde kitaplardan pek söz etmiyorum. En büyük sebebi de yeterince okumuyor oluşum. Bugün ise okumak bir yana, henüz çıkmamış bir kitaptan, Küçük Aptalın Büyük Dünyası‘ndan bahsedeceğim.

PuCCa‘nın yazdığı bu kitaptan bahsetmeme sebep ise, birkaç sebeple önemli bir iş olması. Kitabı tanıtmaktan ziyade de önemli kılan detaylara değineceğim. Fakat peşinen söyleyeyim, kitap uç bir durum yaşanmazsa 1 Haziran’da, yaşanırsa da Haziran’ın ilk haftası satışta olacak.

(Yukarıdaki resim kitap kapağıdır, tıklarsanız büyür.)

Kitap önemli çünkü bir “blog yazarı”nın bir “kitap yazarı”na olan tamamlanmış yolculuğuna emsaldir.  Üstelik -bilgimce-  Türkiye’deki ilk emsaldir.

Okuyan Us Yayıncılık ve başındaki güzel adam Cem Mumcu, tematik kitaplarına Dizüstü Edebiyat adında yeni bir seri eklemeyi düşünmüş. Dizüstü Edebiyat serisi, başarılı blog yazarlarından bazılarının yazdığı/yazacağı kitaplardan oluşacak. Ben de naçizhane bir blog yazarı ve daha önemlisi okuyucusu olarak blogların başlı başına birer medya organı olduğunu, pek çok blog yazarının -sözüm ona- bazı köşe yazarlarından çok daha “usta” olduğunu bu nedenlerle de daha çok önemsenmeleri gerektiğini fırsat buldukça söylemeye çalıştım.

Bloglar hala pek çoğu tarafından alelade “site”ler olarak görülse de, medya planlama ajansları hala görmezden gelse de ve daha önemlisi, sırf ortam “internet” diye, internet önemsiz, yalan-yanlış, tü kaka diye yazdıkları önemsenmiyor. Oysa PuCCa gibi bir sürü blog yazarı edebiyatın dibini sıyırtıp parmak yalatmaktadır. Ya da bir sürü blog yazarı önlerine her gün yüzlerce basın bülteni düşmemesine rağmen gündemi daha iyi tutmakta ve takip etmektedir. Ve bir sürü blog yazarı da hiçbir marka, siyasi parti, örgüte yandaş olmadan tamamen dürüst içerik üretebilmektedir.

Ben edebiyat kısmında kalacağım; PuCCa tanıdığım en eski blog yazarlarından biri. Bildiğimden beri de kendi tarzında istikrarını koruyarak ilerlemeye devam ettiğini söylemeliyim. Hani klişe bir söz ama “kalemi kuvvetli” bir yazar. Anlatacak derdi, söyleyecek sözü var. Bu nedenle böyle bir blog yazarının kitap çıkarıyor olması da, birilerinin onu -ya da blog yazarlarını- kitap çıkaracak kadar önemsemesi çok değerli.

Küçük Aptalın Büyük Dünyası‘nı  önemli yapan bir diğer şey ise anonimlik kavramı. Yıllardır kimliğini gizleyip Maryln Monroe fotoğrafı ve PuCCa adı ile tanınan bu güzel -olduğunu düşündüğüm- kız kitabında da PuCCa imzasını kullanıyor. PuCCa’nın gerçek olmadığını düşünenlerden, anonim bir yazarı okumayı tercih etmeyenlere kadar pek çok insan figürünü gözlemlediğimi söyleyebilirim. Sadece adlarını gizlemeyerek ya da seksi fotoğrafları için tıklatarak anonimlik kavramından uzaklaştığını düşünüyorlar. Oysa özellikle sosyal medyada, bloglarda, internet gibi güvensiz bellenmiş bir ortamda anonimlik adını ve yüzünü gizlemek değil, “kim olduğun”u gizlemektir.

Ben PuCCa’nın adını, ne iş yaptığını, yüzünün neye benzediğini bilmesem de yazdıklarından kim olduğunu, ne anlattığını biliyorum. Bunu da yeterli buluyorum açıkçası. Kaldı ki bir yazı kurguyla oluşturulup edebiyatla zenginleştiriliyorsa. Bir gerçeğin içine bir de hayal katılabiliyor, ama ikisi ayrıştırılabiliyorsa; yazı amacına ulaşıyorsa altındaki imzanın gerçek bir ad olup olmaması da mühim değildir. Bu kitabın altında PuCCa imzası varsa, kitabı “PuCCa”nın yazdığını da biliyorumur. Hepsi bu! Ha, PuCCa’yı merak etmiyor muyum? Ediyorum. Aynı zamanda anonim kalma tercihine saygı da duyuyorum…

Yine de anonim bir kitap çıkarmanın risk olduğunu düşünüyorum. İyi ve belli kesimlerde popüleritesi olan bir yazar, profesyonel bir ekibin içinde (malum, 1000 lirası olan herkes köşedeki ozbirik yayınevinden kitap çıkarabiliyor) kaliteli bir iş yapıyorsa, geleceği nokta imza günleri, televizyon programlarına konuk olma vesairedir. Medya’nın da yazılarında cinsellik de barındıran bu anonim kızın üstüne gitmesi olasıdır. Bence olması gereken, güzel şeylerdir de bunlar PuCCa için. Umarım bu süreçte kimse bu konudaki saygısını yitirmez. Benim için üzücü olansa, ortak bir platformu paylaşacak kadar yakın olmama rağmen, internetten indireceğim(!) kitabı belki hiçbir zaman imzalatamayacak olmak.

Tabii deli gibi blog yazan birinin kitap çıkardığı bir anda duyulunca, akla gelebilecek ilk şey kitabın 120 sayfayı geçmeyen ve blogda yıllardır yazılmış yazılardan seçmecelerle hazırlanmış olmasıdır. Öyle değil… PuCCa bu kitap için ayrı bir yazım sürecine girmiş. Üstelik de 300 sayfayı devirmiş.

Demem o ki; zaten tanıdığımız, güvendiğimiz, adını olmasa da kendini bildiğimiz bu kız dolu dolu doyurucu bir kitaba güzel bir ekiple imzasıdı atmış. Türkiye için bir ilk başarılmış ve anonimlik konusunda belki tabular da zorlanmıştır. Bu yüzden varsa önyargılarınızı bir kenara bırakıp 1 Haziran’da bu kitabı bulup alın. Söz, PuCCa imzalamazsa ben Cin ali çizeceğim.

Bu arada yazı boyunca PuCCa’dan çokça bahsetsem de bu kitap Dizüstü Edebiyat’ın sadece ilk kitabı. Önümüzdeki 3 aylık süreçte sırasıyla Sami Hazinses ve Her Boku Bilen Adam‘ın da kitapları gelecek. Hepsini şimdiden tebrik ediyorum, zaten bir işi başardıkları için başarı dilemiyorum.

Bitirirken;
Kitap
hakkında PuCCa’nın yazısı burada, çekilen enfes klip HD olaraksa şurada. Ayrıca Dizüstü Edebiyat‘ın ve PuCCa GüNLüK‘ün birer Facebook sayfası da var.

Sevgiler,
Kelebekler sizinle osursun…

Mayıs 25 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Haber, kitap, Yorumsal
Yorumlar 8 Yorum

Okumana Engel Var Mı?

“Okumana Engel Var Mı?” bir sosyal sorumluluk projesinin adı. Ben Fırat Berkan Bağcı’nın nazik bir daveti vesilesi ile tanıştım. Hemen projenin detaylarını, paylaşmak için öğrendim.

“Kişisel Gelişim ve Girişimcilik Kulübü”, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin yeni bir kulübü. Kurucuları kulübü Berkan’ın deyimiyle bir evlat gibi sahiplenmişler. Kulüp olarak da adındaki iki konuya bağımlı kalmak istemeyerek gözlerini büyük hedeflere dikmişler. Bir sosyal sorumluluk projesine.

Takip edenler biliyor, zaman zaman sosyal sorumluluk projelerine en azından bir yazı ile olsun destek vermeye çalışıyorum. Bunu yaparken de içtenliğine inandığım adamları, projeleri seçiyorum. Yoksa herkesin bir projesi var. Bu adamlar da o içten insanlardan işte.

Ali Rıza Aydoğdu, engellilerin aslında diğer insanlar tarafından engellendiği düşüncesi ile bir projeye başlamak istediğini söylüyor. Kulübün de kabulü ile proje başlıyor.

Projeye emek veren 100’ün üzerinde üniversite öğrencisi var. Bu öğrenciler 15 Mart’tan beri haftanın iki günü, Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eğitim Öğretim Rehabilitasyon Merkezi’ne gidip, oradaki öğrencilerle kitap okuma etkinliği gerçekleştiriyor. Amaçları hem onlara kitap okuma alışlanlığı kazandırmak hem de eğitimlerine destek olmak. Berkan , 100’ü aşkın gönüllü üniversitelinin her etkinlik sonrası yüzlerinde tebessümle okula döndüklerini söylüyor.

“Okumana Engel Var Mı?” projesinin bu dönemki on haftasını Dünya Engelliler Haftası’na denk getirmişler. Bu bahaneyle proje dahilinde engellileri de (kulüp  onlara “engelsiz” diyor) eğlendirmek maksatlı bir eğlence düzenliyor.

Eğlence 13 Mayıs Perşembe akşamı, saat 19:00’da; YTÜ Beşiktaş Kampüsü Oditoryumunda gerçekleşecek. Geceye Sertab Erener, Demir Demirkan, Murat Evgin, Batıkan Manço, Hasan Şaş, Hakan Şükür ve Kurtalan Ekspres de katılımlarıyla destek olacak.
Berkan bu eğlence ile engelsiz kardeşlerimize bir de kitlesel olarak “Yanınızdayız” mesajı vermek istiyoruz diyor.

Kulüp, “Okumana Engel Var Mı?” projesini gelecek yıl da devam ettirmek niyetinde. Ben de daha fazla uzatmadan, yazıyı Berkan’ın cümlelerinden biriyle bitireceğim:

Sosyal işkencelerin artık son bulmasını ve toplumda engelli kavramının değil, aslınd engelleyen kavramının olduğuna dikkat çekmek istiyoruz.

Mayıs 04 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Engelliyim, Haber
Yorumlar Yorum Yok

Kitap Zinciri

Kitap Zinciri, FriendFeed’deki onlarca gruptan biri. Eray Alakese sayesinde öğrendiğim grubun paylaşımları ise diğerlerinin aksine online değil, offline platformda. Adından da anlaşılacağı gibi grup, kitaplardan bir zincir oluşturmayı hedefliyor. Kitap Zinciri üyeleri daha önce okudukları (ya da isterlerse okumadıkları), belki tekrar ellerine dahi almayacakları kitapları, okumak isteyen bir başka Kitap Zinciri üyesine veriyor. Böylece birkez alınmış kitap birçok kez okunup birçok kişiyi besliyor.

Mayıs 03 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Haber, kitap
Yorumlar 2 Yorum

İlk Teleskobum!

Bundan bir ay kadar önce Nurcan Örgüten Gök Friendfeed’de bir sosyal sorumluluk projesi için gönüllü blog yazarları aradığını duyurdu. Hemen geri dönüş yapan blog yazarlarından belki en ilgilenemeyeni olsam da; olumlu yanıtımı vermiştim. Bugünse bu güzel proje hayata geçmiş.

www.ilkteleskobum.org adresinden ulaşabileceğiniz projede Nurcan her ilde en az 1 okula kendi yaptığı teleskoplardan birini vermeyi hedefliyor. Anlayacağınız Nurcan bir deli! Kendi elleriyle belki vaktinin tamamını harcayarak ürettiği teleskopları, maddi götürüsünü de kendi üstlenerek okullara dağıtmak için elinden geleni yapıyor. Bize düşense bu projeye destek olmak.

Tabii işin içine bir bütçe kısıtlaması da girince, proje ilk etapta sadece İstanbul için ilerleyecek. Aynı şekilde her okula bu (el yapımı 6 inch f/5 dobsonian kundak) teleskop verilemeyeceği için, bir yarışma düzenlemeye karar verilmiş.

(6)7-11(12) yaş arası ilköğretim öğrencileri Hayalimdeki  Uzay temalı resimler çizip gönderecek. Resimler, www.ilkteleskobum.org sitesinde üyeler tarafından oylanacak. En yüksek puan ortalamasına sahip resmin okulu da bu teleskopun sahibi olacak.

Ben proje bir yana, bu cesaret ve deliliğinden Nurcan’ı tebrik ediyorum. Umarım gereken destekle her ilde en az bir okulun teleskopu olur..

Fikrin ortaya çıkışı ve Nurcan’ın geçmişini buradan,
katılım koşullarını ise şuradan okuyabilirsiniz.

Mart 23 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Haber
Yorumlar 1 Yorum
Etiketler

Nokia 5800 yeni firmware v40

Nokia 5800 XM için geçen yıl Ekim ayından beri söylentisi olan yeni yazılımı takip ediyorum. v40 olan yeni 5800 yazılımı beklendiği gibi Kinetic Scrolling ve yeni Home Screen ile geliyor. Fakat Kinetic Scrolling malesef her yerde yok.

Yeni firmware çıktıktan en çok 1 saat içinde yükledim. Hala FOTA ile ve bazı product code’la NSU ile dahi güncellemek mümkün değil. 1-2 Hafta içinde tamamen yayılacaktır sanıyorum. FriendFeed’de açtığım feed‘den alıntılarla gözlemlediğim Nokia 5800 v40 (4.0) yeniliklerini bir de blogumda maddeleyeceğim. Farkettiğim ya da öğrendiğim yeni özellikler için de girdiyi güncellerim.

– List Menü şeklinde olan her yerde (ayarlar, sms’ler, mail’ler vs.) kinetic scrolling var. Grid View olanlarda (ana menü, programlar vs.) kinetic scrolling yok. (umuyorum bir v41 çıkar bunun için)

– Home Screen (ana ekran) güncelleme sonrası normal geliyor. Home Screen teması Contact Bar olarak değiştirilince yeni Home Screen  görünür oluyor.

– Yeni Home Screen’de yukarıda “carousel” olarak gelen contact bar, aşağısında e-mail hesapları, aşağısında -açıksa- müzik player ve en altta kısayollar var. Corousel’de Kinetic Scroll var fakat takılabiliyor.

– Contact Bar‘da bir kişiye tıklayınca son SMS’ler, -varsa- kişinin RSS feed’i, arama süreleri gözüküyor. Bu ekrandan tabii ki arama yapılıyor, RSS ekleniyor, SMS atılıyor.

– Güncelleme bittiğinde Nokia’ya otomatik bir SMS attım. Sent Items’de duruyor ama açamıyorum.

– “app update” adını “SW update” olarak güncellemiş. Kullanılabilirliği de artmış görünüyor.

– Telefon yatayken Alphanumeric alfanumerik tuş takımı açılamıyor. Aynı şekilde telefon dikken full qwerty klavye açılmıyor.

– Tuş kilidi varken çağrı geldiğinde yeni bir ekran var. Bu ekranda Answer (cevap ver) ve Unlock (kilidi aç) butonları var. Tasarımı değil fakat kullanımı iPhone’daki “slide to unlock” butonuna benziyor.

– Real Player 12 Ekim 2009’da çıkan versiona güncellendi.

– Tuş Kilidi varken alarm çalarsa, çağrılarda olduğu gibi “slide to unlock” benzeri iki buton halinde “stop” ve “snooze” çakıyor. Bu butonlara dokunmak yeterli değil. Kaydırmak gerekli.

– Dokunmatik Ekran tepkileri iyileştirildi.

Ocak 13 / 2010
Yazar Simto ALEV
Kategori Haber, Teknoloji
Yorumlar Yorum Yok