Şu blogda TTnet (yeni adıyla Türk Telekom) hakkında yazdığım kadar, başka hiçbir kurum hakkında yazmamışımdır herhalde. Sıkça ya bir sorun çıkıyor ya da bir saçmalıkla boğuşmak zorunda kalıyorum. Bu sorun ve saçmalıklardan sonuncusu da 64 saat süren, sinir bozucu telefon ve internet kesintisiydi. Üstelik BEDAŞ da işin içinde…
Geçtiğimiz pazartesi akşamı saat 22:00 gibi kesildi internet ve telefon. Aynı anda komşularda da kesildi. Belli ki genel bir arıza var. Ben de çok geçmeden Türk Telekom’u arayıp arıza kaydı bıraktım. Yaşadığım saçma diyalogun özetini Twitter’a yazarken kesintinin 64 saat süreceğini ve bu kadar sinirim bozulacağını bilmiyordum.
Telefondaki TTnet müşteri temsilcisine tüm apartmanda kesinti olduğunu, telefonu dışarıdan arayınca meşgule düştüğünü, belki sokağın geri kalanında da arıza olabileceğini anlattım. Sıra arıza kaydı oluşturmaya geldiğinde şu diyalogu yaşadık:
Böylece arıza kaydını aldı. Bütün apartmanda telefon hattı yokken spliter’ın ne önemi var sevgili Türk Telekom? Hat yokken modemin ışığı nasıl yansın? Neden beni böyle şeylerle uğraştırıyorsun? Neden bu tür durumlar için ayrı prosedürün yok? Neden müşteri temsilcisine ezbere iş yaptırıyorsun?
Bu diyalogun ardından ben arıza kaydı bırakabilmenin huzurunu yaşarken yeni bir diyalog oluştu müşteri temsilcisiyle aramızda.
Yani, Türk Telekom’dan telefon ve internet (ADSL) hizmeti alıyorum. ADSL o telefon hattına bağlı olarak çalışan bir şey, telefon arızası oldu mu ikisi de gidiyor ve Türk Telekom bana diyor ki; “telefon ve internet için ayrı yerleri ara, ayrı kişilerle görüş ve ayrı ayrı arıza kaydı bırak.” Oldu canım… Hani biraz nazı geçse, “arızayı da sen çözsen fena olmaz” diyecek.
Sürecin devamında ben de ayrı ayrı, defalarca arıza kaydı bıraktım. Çünkü Türk Telekom ve TTnet birleşememiş.
Kesintinin 38. saati dolduğunda yüz bininci kez Türk Telekom’u aradım ve elektrik arızası olduğunu, sorunu BEDAŞ’ın çözmesi gerektiğini ve onların ilgilenemeyeceğini öğrendim. Bu 38 saat içinde aldığım tek net bilgiydi. Bu görüşmelerde genelde “çalışmalar sürüyor, biraz beklemeniz lazım” gibi cevaplar alıyordum.
Hemen 186 Elektrik Arıza hattını aradım ve “38 saattir internetim kesik” dedim. Neyseki bu saçma durumda derdimi anlatmak çok zor olmadı. Sadece 186’daki temsilci kesintinin tam olarak nerede olduğunu bilmeden kayıt alamayacağını söyledi. Kesinti saha dolabında mı, santralde mi, başka bir yerde mi?
Kesintinin tam olarak nerede olduğunu bilmediğimi, Türk Telekom’un yeterince bilgi vermediğini anlattım ama ekiplerin saha dolabında çalıştığını bildiğim için eminmiş gibi çok saha dolabının adresini vererek arıza kaydı bıraktım.
Türk Telekom’un sorumluluğu BEDAŞ’a atması üzerine 186’ya durumu anlatıp arıza bildirimi yaptıktan sonra, çok zaman geçmeden şehiriçi bir numaradan arandım. Arayan BEDAŞ çalışanıydı (yetki seviyesini bilmiyorum). Bana özetle şunları söyledi: “Türk Telekom oraya usulsüz kablo çekmiş, şimdi patlamış orası. Biz düzeltmeyiz, onlar düzeltecek. Dilekçe vermeleri lazım.”
BEDAŞ çalışanının iddia ettiği şeyin doğruluğunu bilemem, aynı iddiayı ben tekrar edemem ama neticede iki kurumun topu birbirine atıp kimsenin çalışmadığı bir noktaya geldik.
Tabii ki BEDAŞ çalışanının bana anlattıklarını da Twitter’a yazdım. Bir yarım saat sonra Türk Telekom’dan “sosyal medya kanalıyla iletmiş olduğunuz şikayetiniz üzerine…” diye aradılar. Devamında sorunun BEDAŞ kaynaklı olduğunu anlattılar. Ben de BEDAŞ’la görüştüğümü, çalışanın Türk Telekom’un usulsüz kablo döşediği iddiasını ilettim. Türk Telekom MT “o zaman ben bu şekilde kayıt açayım” diyerek görüşmeyi bitirdi.
Her şey ne kadar da olağan, değil mi?
Kesintinin tam 44. saatini kutlamak üzereyken internetim geldi. O an saha dolabında da birileri çalışıyordu. İşleri bitsin, hala internet varsa ben de çalışmaya başlarım dedim. 2 Gündür bütün işlerim aksamıştı çünkü (bilmeyenler için not: fiziksel engelliyim ve ofise pek gidemiyor, evden çalışıyorum). Neyse ki birkaç dakika sonra işçiler dolabı kapatıp gitti, internet ve telefon çalışmaya devam ediyordu.
Hemen projeyi açıp, ofis arkadaşımı aradım. Üzerinde çalıştığımız projenin yapısı gereği telefonla destek almam gerekiyordu (aşağı kutu açıp ilgilisi için biraz daha teknik bilgi veririm). Görüşme esnasında sorun çözmeye çalışırken bir hata aldım. “Abi bi hata aldım” dedim. Arkadaşım ekran görüntüsü göndermemi istedi. Gönderemedim, internet gitmiş. Hatanın sebebi de buydu. 44. Saatte sadece 15 dakika kadar bağlı kalabildim.
Yine yarım kaldı işler…
44. Saatten sonra arıza kaydı sorgulamak ve Türk Telekom’dan gelen “Arızanız devam ediyorsa DEVAM yazıp…” SMS’lerine “DEVAM” yazmaktan başka bir şey yapmadım. Eğer BEDAŞ ve Türk Telekom arasındaki “ben karışmam” atışması sürecekse, bu arıza düzelmezdi zaten. Üstelik hafta sonu da yaklaşıyordu. Artık dava mı açsam, Türk Telekom Genel Müdürlüğü önünde kendimi mi yaksam, BEDAŞ’tan elektrik alamıyorum diye evlilik programlarına katılıp mı sesimi duyurmaya çalışsam diye düşünüyordum.
Perşembe günü öğlen, 62. saatte Türk Telekom çalışanları sokağı kazmaya başladı. Derin, sokağın karşısına kadar uzanan, büyük bir kazı ve 2 saat süren bir çalışmanın ardından; 64 saat sonunda, 3 günü tamamlamadan internetim geldi.
Bu 64 saat boyunca işimi yapamadım, müzik dinleyemedim, film/dizi/video izleyemedim, oyun oynayamadım… Her an düzelecek ve işe girişeceğim diye evden ayrılammadım. Bildiğin 64 saat ıstırap çektim.
Yani…
Ben internet kesilince elektrik arızayı aradım, Türk Telekom gelip elektrik arızasını giderdi ve internet geldi.
Şahane işler…
1 saat bile duramam internetsiz