“Sevgili günlük” cümlesiyle başlayan tek bir yazım dahi olmadı sanırım bundan evvel. Oysa bu bir blog sitesi. Blog, kabaca “web günlüğü” demek.. Online olarak yazılan günlükler.. Oysa bugün birbirinden farklı amaçlar için onbinlerce blog sitesi varken, hiçbiri “günlük” olarak kullanılmıyor belki. Tıpkı benimki gibi..
Fakat muhtemelen bir çoğunuz ömrünüzün sadece 3-4 akşamını olsun günlük yazmaya ayırmışsınızdır. Ben hiç yazmadım. Ne yazacağımı da bilmiyorum. Yazsam, herhalde şöyle bir şeyler yazardım:
Sevgili günlük;
bugün benim için bambaşka bir gündü. Çünkü tam 3 dakika erken kalktım.
Hemen elimi yüzümü yıkayıp bir şeyler atıştırdım ve işimin başına geçtim.
Bir ara da kitap okudum bir kaç sayfa.. Derken akşam oldu, yatıyorum..
Yarın görüşürüz günlük.
Söz, yarın senin için bir karbon kağıdı alacağım….
Aslına bakarsanı, delice geliyor bana. İnsanın kendi kendine konuşması gibi bir şey bu. Oysa başkalarına anlatmak çok daha keyifli. Hem “günlük okunmaz”. Kimseyle paylaşılmayacaksa neden yazayım ki? Sayfalar da çürüyüp gidecek.. Oysa paylaştığım insanlarla belki bir ömür konuşurum tüm anılarımı.. Bir sayfaya bakmaktan daha güzel bir çift göze bakmak..
Yaa, işte öyle..