english_timeBen telefonu kapattıktan sadece 2-3 dakika sonra yeniden çaldı. Aynı kişi bir şey demeyi unuttu da tekrar arıyor sandım. Fakat ekrana baktığımda gördüğüm numara çok yabancıydı. Tedirginliğimin getirdiği tereddütle, bir an durup telefonun cevap tuşuna bastım. Aynı tedirginlik içerisinde, soru sorarcasına A-alo? dedim… Hemen cevap geldi:

– İyi günler
– E, evet?
– Simto Alev’le görüşecektim.
– Benim.
– Ben ingişdiodan arıyorum, sizinle bir ..
– Anlamadım, nerden?
– English Time. İngilizce kursu..
– Buyrun?
– Sizinle geçtiğimiz günlerde Kadıköy’de bir anket yapmışız. Numaranızı ordan al…
– Hayır, ben böyle bir ankete katılmadım..
– Kadıköy’de yapıldı anket. Belki katılmadınız ama bir torba almışsınızdır..
– Bakın, şöyle söyliyeyim; ben son 1 yıl içinde Kadıköy’e hiç gitmedim.
– Belki bir arkadaşınız..
– Mümkün değil.
– Peki, İngilizce eğitimi almak ister misiniz?
– Hayır!..
– Peki, teşekkür ediyorum. İyi günler..
– Lütfen numaramı veritabanınızdan siler misiniz?
– Efendim?
– Numaramı.. Veritabanınızdan siler misiniz?
– Tabii, tabii. Ben notumu alıyorum hemen.
– İyi günler…

Ben başlığa hayal yazdım ama, yerinde olması gerekeni gelin siz tahmin edin..
Ayrıca Kadıköy’e en son ne zaman gittiğimi gerçekten hatırlamıyorum. 1 Yıl demem yalan değildi.