Günler sonra bir blog girdisi yazmama neden olan şey, Alican Canbay‘ın şu yazısında beni mimlemiş olması. Hem Alican’a yollayan, hem de Alican’ın mimini bana ileten de Rıza Selçuk Saydam oldu. Her ikisine de teşekkür ediyorum.

Ben mimi kimsenin üzerine atmayacağım ama listeyi zenginleştirmek adına, üstüne alınan herkesin yazmasını da isterim.
Başlayalım…

İmla! bir blogda her şeyden önce olması gereken şey, iyi bir imladır. Benim bir çok blogu (hatta siteyi) okumadan terk etme sebebim imla kurallarına uyulmaması olmuştur. İmla dili korumak adına gerekliliğinin yanı sıra okumayı kolaylaştırır, ifadeyi güçlendirir. Okuyucunun farkında olmadan yazıya daha çok adapte olmasını sağlar.

İletişim… Blog sahibi iletişim için en azından bir form kullanması gereklidir. Gerektiğinde kolay ulaşılan insanlar, kolay benimsenir. Bu yüzden yazara ulaşmak için bir yol illa ki olmalı.

İfade de bence oldukça önemli detaylardan biri. Blog yazmak, ifadede biraz samimiyet gerektirir. Bir şirket blogunda önemli bir duyuru dahi yapılıyor olsa, fazla resmi bir dil kullanılmamalıdır. Blog, bir basamakta herkes ve her kurum için kişiseldir. Ancak samimi kişilere güveniriz. Ve tüm bu söylediklerime karşın, samimi olmak için özel bir çaba sarfedilmemeli. Yazar, kendisi olmalıdır.

Tasarım kişisel bir blogun en önemsiz parçasıdır. (kurumsal bloglar, konsept sahibi bloglar, PR blogları vs. dahil değil) Ancak her şeye rağmen okumayı kolaylaştıran, yazı alanının tasarım bütününden ayrıştığı, renklerin göz yormadığı tasarımlar tercih edilmelidir. Bloglar -genellikle uzun uzun- okumaya dayalı siteler oldukları için, tasarım üzerine bu konuda daha hassas davranmak gerek. İcabında da BlogDestek‘ten hizmet almak farzdır.

Yorumlar da blogu tamamlayan öğeler arasındadır. İstisna olabilecek durumlar hariç, blog girdileri yoruma açık olmalıdır. Yazılan her yazı eleştirilebilmeli, kimi zaman kullanıcılarla geliştirilebilmelidir. Bir çok defa bir blog girdisinin yorumları, blog içeriğinin devamı niteliğini taşımıştır. Okuyucuya söz hakkı vermek, hem okuyucuya, hem de yazara keyif verir. Aman, eksik etmeyin.

Kültür: Yazılı çizili kuralları olmasa, blog yazmak eşsiz özgürlükteki mecralardan biri de olsa, kendi içinde gelişmiş bir kültürü vardır. Bu mimlemekten, sözcükleri linklemeye kadar uzanır. Bir blogun kültüründen çok uzak kalması, bir insanın kültüründen uzak kalmasından çok farklı değildir. Uyulması gerektiğini düşünüyorum.


Mimi görünce aklıma gelen, önemsediğim bir kaç maddeyi böyle özetledim. Aslında her birinin altında yeni bir yazı konusu olabilecek kadar detay da yok değil. Sizin de ekleyeceğiniz varsa bu girdinin altına yorum olarak yazabilir ya da blogunuzda mime cevap verip yeni bir derlemeye yapabilirsiniz.

i love my blog