Blogumda yazdığım hemen her şey tamamen ya da bir parça kişisel olsa da, doğrudan hakkımda bir şeyler yazmıyorum. Aslında 2009 yılında hakkımda bir şeyler yazacağım bir seri başlatmıştım. Hemen ardından da bu seriye adımın anlamını açıklayan bir yazı yazıp, kesin bir karar almasam da seriyi noktalamışım. Sanırım daha sonra, bu kadar kişisel yazmayı gereksiz buldum. Belki biraz da hakkımda ne yazacağıma karar veremediğimdendir. Fakat Fundalina blogunda mimledi ve onun da mimlenip yazdığı gibi, garip alışkanlıklarımı, prensiplerimi yazmamı istedi. Ben de eşe dosta da sorarak aşağıdaki listeyi oluşturdum. Merak eden okusun! (görsel kaynağı)
- Çalışırken, işimi tamamlamak için gerekli her şey net olarak önümde hazır olsun istiyorum. Eksik bilgilerle, malzemelerle çalışmayı sevmiyorum. Mümkün olduğunca tüm bilgiler elimde olmadan da işe başlamıyorum.
- Ne kadar yoğun olursam olayım mutlaka kendime zaman ayırıyorum. Bu zamanda tamamen boş da oturabilirim, film-dizi de izleyebilirim. Her şey keyfim için. Tabii iş programımı da bu düzene göre ayarlamaya çalışıyorum.
- Girdiğim sitelerde, özellikle bloglarda çok fazla imla hatası görürsem, hiçbir şey okumadan sayfayı kapatırım.
- Soğuk içecekleri biraz ısındıktan sonra, sıcak içecekleri ise biraz soğuduktan sonra içerim. Soğuk sudan hoşlanmam.
- Her gün ihtiyaç duyduğum için masamın üzerinde her zaman mutlaka bir tomar peçete bulunur.
- İnsanların konuşmayı beceremediği ve bilgisizce konuştuğu hallerle çok fazla dalga geçerim. Hata yapan bensem, kendimle de alay ederim. (şive, engel vb. dahil değil tabii.)
- Kahvaltıdan sonra illa ki Türk kahvesi içerim. İçmeden işe başlamam, başlarsam odaklanmam. Gün içinde kahveye misafirim gelecekse o gelmeden içmem.
- Evde film ya da dizi izleyeceksem havananın kararmasını bekler, odamda camı pencereyi kapatırım. İlk kez izlediğim bir filmse yalnız olmaya özen gösteririm. Dublajlı film izlemem. Televizyonda da film izlemem.
- Bana alınan hediyeler sergilemeye müsaitse, odamda görünür bir yerde dururlar.
- İkili ilişkilere ve sorunlarına -özellikle taraflardan ikisini de tanıyorsam- karışmam, yönlendirici olmam. Akışlarını bozacak bir şey yapmamaya çalışırım. Ama anlatılanları dinler ve fikirlerimi söylerim.
- Bir iki istisna hariç gömlek giymedim/giymem.
- Pek tercih edilmez hatta sevilmez ama beyazdan başka renk çorap kesinlikle giymem.
- Çok yakın 1-2 arkadaşım hariç, misafirim varken çok yoğun bile olsam tüm işi gücü bırakır, onunla ilgilenirim.
- Sadece eğlendirmek, insanların birbirine sürtünmesi için oluşturulmuş, “300-500” şarkıları, dijital müzikleri “kasıtlı” dinlemem, takip etmem, sevmem.
- Hiç sayısal loto, iddaa vb. oyunlar oynamam. İstatistiksel olarak kazanma şansı yok denecek kadar az olan oyunlar oynamak sadece “üste para vermek”tir. Yine de “6 sayı söylesene”, “ne olur şu maç” diyenleri cevapsız bırakmadım. Benim söylediklerimle kazanan biri var mı bilmiyorum.
- Her gün en az bir defa gelen spam mail’lere bir gözatarım. Yanlışlıkla spam’e düşen bir şeyi kaçırmaktan korkuyorum. Bazen spam de olsa komik mail’ler de yakalıyorum.
Kimsenin peşinden koşmadım ama geçen 4-5 günde, ulaşabildiğim arkadaşlarıma hep sordum “benim garip alışkanlıklarım neler” diye. Gözlemlerini sordum. Hiçbirinden garip bir şey çıkmadı. İşin aslına bakarsan, benim gerçek manada bir alışkanlığım yok bile sayılır. Sadece ihtiyaçtan doğan rutinlerle şartlara uyum sağlıyorum. Hemen hepsinden de gerekli olduğu takdirde kolayca vazgeçebilirim. Bu yüzden tüm çabalarıma rağmen, ancak bu 16 maddeyi yazabildim. Evet, çok düz ve sıkıcı biriyim!
Şimdi mimleme sırası bende. Haydi bakalım; Teakolik, Erdal Erdoğdu, Bahriye Sarıkaya, Zeynep Mengi mimlendiniz!
Çok keyifli bir yazı olmuş, notlarımı aldım. Başarılar