Turkcell-Twitter-Sansuru

Turkcell’in son zamanlarda ne kadar gündemde olduğunu farketmeyeniniz yoktur sanırım. Aboneleri büyük bir “hatlarımızı iptal ediyoruz” kampanyası başlattı. Hatta çıkan haberlere göre 600.000 abone de kaybetmişler. Bu süreçte Turkcell alehine başka kampanyalarda  yürütüldü. Büyük tepkiler oluştu. Kimisi eleştirdi, kimisi küfretti. Turkcell de buna karşılık hem abone kaybetmeyi göze aldı, hem de binlerce kişiye hukuki savaş açtı. Ben de bundan nasibimi aldım ve attığım 2 tweet, Turkcell’in mahkeme kararıyla erişim engelli getirdiği 2771 tweet arasında yerini aldı.

Konuyu bilmeyenler ya da bu yazıya gelecekte ulaşacaklar (hakkında engelleme kararı çıkmazsa) biraz bilgi vereyim: Ensar adlı bir vakıfın yurtlarında çocuklara tecavüz edildiği ortaya çıktı. Hukuki olarak sonuçlanmasa birden çok madur olması, uzun bir sürece yayılması, yapılan bazı açıklamaların tutarsız olması ve bu gibi yurtlar açmanın kanuna aykırı olması nedeniyle Ensar Vakfı baş sorumlu olarak görüldü. Turkcell ise bu vakfın sponsorları arasında.

İlk etapta bu durumdan rahatsız olan aboneler Turkcell’in sponsorluğunu çekmesi için naif ama şiddetli bir kampanya başlattı. Turkcell ise kısa süre sonra bir açıklama yayınlayıp desteğe devam edeceğini duyurdu. Kıyamet de bundan sonra koptu. Kampanya abonelik iptallerini aştı. Turkcell’in de art arda davalar açmasına, tweet’lere erişim engeli gelmesine sebep olan bazı hashtag’ler günlerce Twitter’ın TT listesinde kaldığı gibi, başka mecralarda da oldukça popüler oldu.

O hashtag’leri şimdi bu yazıda tekrar edemiyorum çünkü o terimlerin geçtiği her ileti okunmadan mahkemelik oluyor. Yani biraz korkak oynuyorum. Ancak söyleyebileceklerimi bir şekilde ifade edebilmeyi susturulmaya tercih ediyorum.

Benim tweet’lerim de aslında Turkcell’i sponsorluğu nedeniyle eleştirmekten ziyade Turkcell’in bu süreçte aldığı tavrı ve iletişim becerisini eleştirmek üzereydi. Maalesef Turkcell bu konudaki hatalarını sürdürmeye devam ediyor.

Ben ilgili hashtag’in 4 iletiden oluşan bir tweet serisiydi. Twitter’ın bana ilettiği mahkeme kararına göre bu 4 tweet’ten ikisi hakkında engelleme kararı çıkmış ve Twitter’a iletilmiş. Twitter ise henüz bir aksiyon almamış. Tweet’ler şu an erişilebilir durumda. Savcılığa gidip itiraz hakkım var ama uğraşmayacağım.

İlgili 4 tweet’in ilk üçü aslında bir bütündü ve özetle şöyle diyordu: “Turkcell eğer tepkileri dinleyip vakıftan desteğini çekseydi kahraman ilan edilecekti. Şimdi *** hashtag’i ile günlerdir TT listesinde. Buna değer miydi?”

Sansürlenmeyen, serinin son tweet’ini ise aynen paylaşıyorum:

Oh, bu defa kesin mahkeme taleplerinde benim tweet’im de olacak. Bu gururu size yaşatacağım sevgili takipçilerim.

Yani, ister “kaşınmışsın” deyin, ister “süreci iyi görmüşsün” deyin, durum budur. Ben bu seri tweet’leri attığımda Turkcell çoktan binlerce tweet’e sansür uygulatmış ve ortaya çıkmıştı zaten.

Benim fikrim değişmedi. Bir kurum ya da kişi, vereceği bir kararla kahraman olarak ya da kötü bir sözle anılacaksa, -etik dışı da bir durum yoksa- kahraman olmayı tercih etmelidir. Hele ki bir iletişim şirketi için bu daha kritik bir karardır.

Eğer Turkcell sponsorluğunu çekme kararı vermiş olsaydı #***Cell hashtag’i yerine #KahramanTurkcell gibi bir hashtag’le TT olacaktı. Kısa sürede 600.000 abone kaybetmek yerine, 600.000 abone kazanacaktı. Hatta daha iyi bir süreç yönetimi ile aboneleri için Turkcell’li olmak gurur kaynağı olacaktı. Her bir abone gönüllü marka elçisi olacaktı.

Hani hep krizi fırsata çevirmekten bahsedilir ya, bu stratejisiyle Turkcell fırsatı krize çevirdi. Ve benim sponsorluğu değil, bu stratejiyi eleştirdiğim tweet’ler sansürlendi.

Diğer yandan -yine- bir iletişim şirketinin, bir kısmı da müşterisi olan insanları sansürle susturması, iletişim yollarını kesmesi ayrı bir sorun. 1500’den fazla kişi, 3000’e yakın tweet’le uğraşmak ne demek? Muhtemel savunmanızı tahmin ediyorum: “Ama küfür etmişler, hakaret etmişler. Bir karşılığı olmasın mı?” Olmasın!

Birincisi, bu gibi büyük ölçekli şirketler her gün ölçekleri gibi büyük şikayetlere maruz kalıyorlar. Hangi markaya bakarsanız bakın, son 10 yıllık sosyal medya geçmişinde belki küfürsüz gün yoktur. Doğru ya da yanlış, Turkcell’in de geçmişi bu anlamda temiz değil. Sen hiç telefonun çekmediği için operatörüne sövmedin mi? Bugün açılan davalar, uygulatılan sansürler bu olay neticesinde bilinçli, kasıtlı ve sistemli olarak yapılmaktadır. Durum bunu gösteriyor.

İkincisi, bu tavır benim de sansürlenen tweet’lerimde eleştirdiğim Turkcell’in kriz yönetimini daha da vahim bir hale sokuyor. Turkcell İlk aşamada onları destekliyor, onlar için abone kaybetmeyi göze alıyor diye eleştirirken şimdi bir de bu eleştirileri yapanlarla davalık oluyor.

Düşünsene; 10 yıldır Turkcell’e düzenli fatura ödüyorsun, bayilerinden binlerce liralık telefon ve aksesuar alışverişi yapıyorsun; sonra  Turkcell gelip “ben adı skandala karışan bu vakfı desteklemeni istemiyorum” dedin diye seninle uğraşıyor.

Sanki Turkcell Ensar Vakfı’nı korumak için abonelerini bile karşısına alacak bir mücadeleye girmiş izlenimi oluşuyor.

Olacak şey değil…