16 Nisan 2017 günü, yeni anayasa teklifini kabul ya da ret etmek için bir referanduma gideceğiz. İnsanlar genelde oy verirken tercihlerini gizlemeyi sever. Ben onlardan değilim. Açıkça söylüyorum: Bu referandumda kendimce haklı sebeplerle (aşağıda detaylıca anlatacağım) yeni ana yasa taslağını kabul etmediğimi belirtmek için “hayır” oyu vereceğim.

Ben vereceği oyu saklayanlardan olmadığımı söyledim. Ancak her nedense hayır oyu verecek olanlar terörist, vatan haini, bölücü gibi tanımlarla yaftalanıyor. Oysa ben tam aksine, bu ülkenin bölünme ihtimalini tek bir kişinin kararına bırakmamak için “hayır” seçeneğini tercih ediyorum. Ben terörist değilim. Lütfen okumaya devam edin. Eğer evet diyecek olanlardan biriyseniz, beni anlayacağınızı umuyorum.

“Hayır”ı Tercih Edenler Terörist Değildir

Sadece evet diyen halk değil; milletvekilleri, bakanlar, başbakan, cumhurbaşkanı bile “hayır diyenlere iyi bakın.”, “hayır demek, 15 Temmuz’a destek vermek demektir.” gibi açıklamalar yapıyor; hayır diyeceğini açıklayan bazı kimseler tutuklanabiliyor ya da işinden kovulabiliyor. Sokağa indikçe hayır diyenlere karşı olan suçlama giderek artıyor ve çirkinleşiyor.

Elimizde -daha önce değişmiş dahi olsa- neredeyse 100 yıldır var olan, çalışan bir anayasa ve ona bağlı bir sistem var. Şimdi bir de yeni bir anayasa taslağı var ve referandumda soruluyor: “Hangi anayasayı tercih edersin?” Hayır seçeneğini tercih etmek kuru bir itiraz değil, iki anayasadan birini tercih etmektir (hatırlatma: aşağıda nedenlerimi yazacağım).

Mevcut anayasamızın eksikleri çoktur. %90 oyla kabul edilmiş bir darbe anayasasıdır. Değiştirilebilir, düzenlenebilir ve dahi düzenlenmelidir de. Ancak kabul etmem için yerine önerilenin daha iyi olduğuna ikna olmam lazım. Bu defa olmadım.

Mevcut anayasayı geçmişte muhtelif kereler okudum. Yeni taslağı da haliyle karar vermek için okudum.Hakkında anlatılanlara baktım ve yenisini tercih etmediğim için mevcutu seçmeye karar verdim.

Mevcut anayasamız bölücü, terörize ya da bunlara destek veren bir anayasa değildir. O halde neden tercih etmeyeyim? Devletin sunduğu 2 seçenekten birini tercih ettiğim için neden terörist olayım? Devlet bana neden terörü seçme şansı versin? Saçma değil mi?

Hayır demek de, evet demek de suç değildir. Bu seçimin bir takım sonuçları olacak. İş bunları değerlendirip daha iyi olanı seçmek sadece…

Erdoğan İçin mi Evet/Hayır?

Geçenlerde gördüğüm bir araştırmaya göre evet diyenlerin %50’si (yaklaşık) Recep Tayyip Erdoğan için evet, hayır diyenlerin %50’si (yaklaşık) yine onun için hayır diyor. Aynı araştırmaya göre partisinin sözüne uyan seçmen oranı da %20 kadar. Ben kararını isme göre değil, metne göre veren azınlıktantım. Konunun Erdoğan’la ya da başka bir isimle ilgisi yok benim için.

Eğer referandumdan evet sonucu çıkarsa, ilk başkan (anayasadaki adıyla cumhurbaşanı) 2019 (2 yıl sonra) yılında seçilecek. 2 Yıl içinde kim bilir neler olacak? 2 Yıl sonra kimin başkan seçileceğini söyleyebilir misiniz?

Peki 5 yıl, 15 yıl, 25 yıl sonra kim başkan olacak? O kişiye güveniyor musunuz?

İşte asıl mesele bu. Bir gün bu ülkeyi gerçekten bölmek isteyecek birinin seçilmeyeceğinin garantisi yok. Bir gün bir başkan ülkeyi eyaletlere bölüp o eyaletleri başka yöneticilere teslim edebilir mesela. Bugün terörle ilişkilendirdiğiniz bir partinin adayı da seçilebilir bir gün.

Seçilmiş bir başkan “artık bu ülkede başörtüsü takmak tamamen yasak” diyebilir. Seçilmiş bir başka başkansa “artık bu ülkede kısa etek giymek tamamen yasak” diyebilir. En acısı da iki başkan da kadın üzerinden siyaset yapmış olacak.

Oysa mevcut anayasada bu gibi kararlara meclis içinde itiraz hakkı daha çok. Yeni sistemde buna yer yok. Gerçekten…

Bu “hayır” Başkanlık Sistemine mi İtiraz?

Öyle gibi görünse de bu yalın bir başkanlık sistemi itirazı değil. Teklif edilen anayasa metninde, başkan olacak kişiye verilen sınırsız yetkiye, meclisin işleyiş biçimine ve diğer bazı detaylara dikkat ederek hayır diyorum ben. Belki başka bir zamanda, daha makul bir başkanlık tasarısı gelseydi kabul de edebilirdim. Sistemin ismine değil, şekline itiraz ediyorum.

Neden “Hayır”ı Seçiyorum?

Neden “hayır”ı seçtiğimi anlatmak zor. 18 Maddelik bir anayasa teklifi var elimizde. Bu 18 madde, teklifin 18 maddesi. Sonucunda anayasanın onlarca maddesi değişecek. Ceza kanunu, yönetmelikler vs. değişecek. Yüzlerce madde değişecek ve hepsine hakim olmak zor. Ancak belli başlı önemli detayları dikkate almak gerekiyor.

Mesela ben 18 yaşında seçilme hakkına itiraz etmiyorum. Seçilen için kıyak iş olsa da gerçekleşme olasılığı az. Gerçekleşse bile bir iki genç vekilin kimseye zararı olmaz. Aksine, belki gençleri temsil ederler. Veya vekil sayısının 600’e çıkmasını çok önemsemiyorum.

Beni asıl ilgilendiren başkan olacak kişiye verilecek yetkiler. 
Unutmayın; ne zaman, kimin seçileceğini bilmiyoruz.

Yeni anayasa referandumdan geçerse; başkan istediği kişiyi, kimseye sormadan başkan yardımcısı, vali vs. olarak atayabilecek. Üstelik bu kişilerin Türk olmasına, eğitimli olmasına da gerek yok. 18 Yaşını geçmiş olması yeterli olacak. Biraz abartalım: Bir gün bir başkan 18 yaşına yeni basmış, ilkokul mezunu torununu dışişleri bakanı yapabilecek.

Başkanın seçtiği yardımcı ve bakanlar sadece ona karşı sorumlu olacak ve sadece o görevden alabilecek. Mevcut sistemde bir bakan olursa suç işlerse 51 milletvekilinin oyuyla soruşturma açılması istenebiliyor ve dahi 138 oyla soruşturma açılabiliyor. Yeni sistemde bunun önü kapanıyor.

Aslında kaba bir özetle yeni sistemde başkan olacak kişi; bugün başbakanın, bakanların ve meclisin sahip olduğu yetkilerin tümüne tek başına sahip olacak. İstediği yere istediği kişiyi atacak, kurumlar oluşturacak, bakanlıklar oluşturacak, kararname çıkaracak, ihale açacak, “partili cumhurbaşkanı” olarak milletvekili adaylarını belirleyecek (millettvekillerininin artık pek bir işlevi kalmasa da onca yetkinin üstüne bir de meclisin çoğunluğuna sahip olacak) ve kimse denetleyemeyecek.

Yeni anayasada olur da bir hata yaparsa, başkanı yargılayabilmek için 400 vekilin imzası gerekecek. Vekillerin çoğunu kendisi seçmişti zaten. Oldu da kendi vekilleri bile yargılanmasını istedi, yine o iş kolay değil. Başkan, HSK’nın 12 üyesinden 6’sını başkan olarak, 6’sını da parti başkanı olarak kendisi seçecek. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini yine kendi seçecek.

Başkan der ki: “Beni ancak benim seçtiğim vekiller isterse yargılayabilirsiniz ve beni ancak benim seçtiğim hakimler yargılar. Yine işime gelmezse meclisi feshederim, yine seçime gideriz.

Bu basit bir sistem değişikliği değil, cumhuriyet rejimini bırakıp her şeyi tek bir kişiye bağlayan bir düzene geçmektir. Ben sadece tüm yetkiyi tek bir kişiye bırakmamak için hayır seçeneğini tercih ediyorum. Hepsi bu.

Ben bu cumhuriyetten vazgeçmek istemiyorum.

Terörle Mücadele mi?

Yeni anayasayı tercih ve tavsiye edenlerin gözlemlediğim kadarıyla en büyük gerekçesi FETÖ gibi örgütletle mücadele etmek ve dahi onları yok etmek. Ancak ezbere bunun olacağı söylense de, yeni anayasanın bunu nasıl sağlayacağını anlatan yok.

FETÖ denilen örgüt, geçmiş 40 yılını bu ülkeye sızmak için harcamış ve iktidarından muhalefetine, politikacıların desteğiyle devletin her kademesine -özellikle iktidar desteği ile- yerleşmeyi başarmıştır. Bunu temizlemenin yolu tüm ülkeyi tek bir kişinin eline bırakmak değil; birlikte mücadele etmektir.

Örgütle kesin ilişkisi tespit edilenlerin (ama “hayır” diyen, “barış” diyen akademisyenlerin değil) uzaklaştırılması; yerlerine cemaatlerle, tarikatlarla işi olmayan; bağımsız kimselerin gelmesi için kimin kovulacağına, kimin atanacağına tek bir kişinin karar vermesine lüzum yok. Böyle bir mücadele yöntemi olamaz.

Ülke hangi sistemle yönetilirse yönetilsin; her zaman ülkeyi bölmek, yıkmak; yönetimi ele geçirmek isteyen kimseler olacaktır. Başkanlık sistemi de buna dahildir. Önemli olan bu gibi kimselerle iş birliği etmemek, onlara prim vermemek. Devlet kurumlarını tek tipleştirmemek lazım. Ne Atatürkçüleri uzaklaştırmak lazım ne de inançlı kimseleri. Bunu beceremezsek, ne yapsak boş.

Unutmayın ki; tek bir kişiyi kandırmak, koca bir siyasi iradeyi kandırrmaktan kolaydır. Ben gelecekte bir başkan kandırılmasın diye hayır seçeneğini tercih ediyorum.

Herkesin Temsil Hakkı Yok

Mevcut parlementer sistemde herkes kendi görüşüne uygun, kendisini temsil edeceğine inandığı partiye oy verir. Eğer parti yeterince (%10) oy almışsa, aldığı oylara göre belirli sayıda milletvekilini meclise sokar. Benim seçtiğim vekil, beni memnun edecek kanunlar teklif eder mesela, istemeyeceklerimi reddeder. Mecliste yeterli düzeyde olmasa da her bireyin adil (adile yakın) bir temsil hakkı olur.

Oylamaya sunulan yeni anayasada milletvekilleri yine olsa da, hiçbir işlevleri yok. Tüm yetki, tüm kararlar bir kişiye bağlı. Eğer benim istediğim kişi başkan seçilmezse, benim sesimi kimse duymayacak. Eğer senin istediğin kişi başkan seçilmezse, senin sesini kimse duymayacak. Yani nasıl yaparsan yap, bu ülkede birilerinin söz hakkı hiç olmayacak. Bir gün benimki, bir gün seninki…

Mesela kişi %50.01’le başkan seçilirse, milletin yarısının temsil hakkı olmayacak.

“Evet”i Tercih Edenlere Cevaplar

İzlediğim, okuduğum yorumlarda “hayır”ı tercih edenler benim gibi teklif üzerinden argüman üretirken, “evet”i tercih edenler çoğunlukla argümansız. Teklif metni üzerinden bir değerlendirmeyle evet diyen varsa onları tenzih ederek, gördüğüm bir iki evet yorumuna cevap yazacağım.

– Siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması:
Bugüne kadar istikrar yok muydu? 15 Yıllık iktidar istikrarsız mıdır? Değilse, yani bu sistemle istikrar sağlanıyorsa… O halde niye?

– FETÖ gibi örgütlere fırsat vermemek için:
Bu başlığa yukarıda değindim zaten. FETÖ’ye fırsat veren sistem midir, kişiler midir? 15 Yıl sonra bir başkanın, başka bir örgüte bilerek veya bilmeyerek fırsat vermeyeceğinin garantisi var mı?

– Teröristler hayır diyor:
Diyebilirler. Yani hayır diyen teröristler olabilir. Ancak tersi de olabilir. Bir terör örgütü ülkeyi tek başına idare edebilme fırsatı için evet diyebilir. O halde tercih mührünü tam araya mı bassak? Önemli olan tercihler değil; yukarıda da yazdığım gibi, her türlü sistemde iradeyle buna izin vermemek gerek.

– CHP hayır diyor. İnadına evet:
CHP bu ülkenin yasal bir siyasi partisidir. Atatürk’ün partisidir. Bu ülkeyi kuranlar, bu ülkeyi yıkmak istemeyeceklerdir. Bu teklif bir oyun, bir inat malzemesi değildir. Ülkenin geleceği bir çocuk inadına teslim edilemez.

– Başkalarına boyun eğmemek için:
Teklif edilen sistemde tüm millet tek bir kişiye boyun eğeceğiz.

– Diğerlerine “yobaz”, “çomar”, “cahil” diyenler için:
Sonuna kadar haklısın; ben bu dili kullanmıyorum ve bu konuda senin yanındayım. Ancak yeni anayasada bununla ilgili bir madde de yok. Bir de sen bana “vatan haini”, “terörist” falan diyorsun, değil mi? Bunu da konuşalım bir ara…

– Kutuplaşmamak için:
Kutuplaşmamak için “terörist hayırcılar” ve “vatansever evetçiler” olarak kutuplaştık bile.

– Bir direksiyonda bir şoför olur:
Doğru. Ancak şoför benim istedeğim değil, senin istediğin şoförse ve hepimiz sadece şoförün istediği yere gidiyorsak olmaz. Nereye gideceğimize, nerede duracağımıza birlikte karar vermeliyiz. Şoförün işi aracı kullanmak sadece.

– Büyük bir Türkiye, güçlü bir Türkiye için:
Türkiye zaten büyük ve güçlü bir ülkedir. Aksini mi düşünüyorsun?

Hepimiz Aynı Yoldayız

Yöntemlerimiz, tercihlerimiz, devletten ve siyasi otoritelerden beklentilerimiz, inancımız, rengimiz, cinsiyetimiz, yaşımız, geçmişimiz, eğitimimiz, sahip olduklarımız bir birinden çok farklı olabilir. Ancak bizler aynı ülkede, bir arada yaşamak isteyen insanlarız, öyle değil mi?

Hepimiz bu ülkenin daha gelişmiş, daha büyük rahatlık içinde olmasını arzuluyoruz.

Ben teklif edilen başkanlık sistenin uzun vadede Türkiye’ye daha büyük belalar getirebileceğine okuyarak kanaat getirdim. Bu yüzden de hayır seçeneğini tercih ediyorum. Seçme hakkımı kullanarak bana sunulan seçeneklerden birini işaretleyeceğim. İki seçenek de terörize değildir.

Sen evet diyorsan; ben okumadığını, anlamadığını, geleceği düşünmediğini iddia ederim. Sen bana terörist diyorsun, sonra da “bölünmemek için evet” diyorsun. Bölerken bölünmemeyi istiyorsun. Biz nasıl anlaşacağız?

Lütfen; evet diyen kardeşim, arkadaşım, abim, ablam, eniştem… Bir daha oku, bir daha düşün. 5 yıl sonra, 15 yıl sonra, 25 yıl sonra, hatta 50 yıl sonra kimin başkan olabileceğini ve elindeki sonsus yetkiyle neler yapabileceğini bir daha düşün.

Gel, bugün hayır seçeneğini seç; “iç savaş çıkar” diyenlere karşı “bizi kimse yıkamaz” de. Sonra hep birlikte, yeni bir anayasa isteyelim. Cumhuriyeti yıkmayan, herkese temsil hakkı veren; tek kişinin değil, gerçekten milletin sözünün geçeceği; bugünkü darbeli anayasadan daha iyi bir anayasaya hep birlikte evet diyelim…