23 Arama sonuçları "sanalcafe"

SanalCafe 10. yıl partisi

sc-10yil-6-haziran-2009-2Zaman zaman yazılarımda SanalCafe‘den söz etmiyor değilim. SanalCafe, benim de neredeyse kurulduğundan beri projenin içinde bulunduğum bir organizasyon ve sosyal ağ sitesi. 22 Kişilik ekibimiz ve 46.000 üyemiz hem bir sosyal ağ sitesi yürütüyor, hem de (2003 yılından beri) düzenli olarak çeşitli organizasyonlar düzenliyoruz.

-Yaz ayları hariç- her ayın 2. Pazar günü sinemaya gidiyoruz (anlattım).  İmza günü düzenliyor, zaman zaman tiyatroya gidiyoruz. Sıkça bowling, halısaha, basketbol gibi turnuvaları üyeler arasında düzenliyoruz. Piknikler, iftar yemekleri vs. de bu işin ekstrası oluyor sanırım.

Bu işin en güzel yanı ise, (SanalCafe’ye çok fazla para harcansa, reklamlar alınsa dahi) ticari bir oluşum olmaması. Organizasyonları, katılımcıları minium masrafa sokacak şekilde, kimi zaman indirimler de oluşturarak düzenlemeye azami gayret gösteriyoruz. Bu da organizasyonların, olabileceğinden fazla samimi geçmesini sağlayan şeylerden biri oluyor.

İşin en güzel yanlarından biri de, organizasyonların artık bizim işimiz olmanın ötesine geçmesidir. Üyeler, kendi aralarında ya da açık duyuru ile bizden bağımsız olarak SanalCafe Organizasyonu düzenliyorlar. Yönetim olarak düzenlediğimiz 85 organizasyona üyelerin düzenlediklerini eklersek, bu sayı 150’nin üzerine çıkıyor. (malesef ben bile tam sayıyı takip edemiyorum.)  Organizasyonlar, SanalCafe adı altında olsa da, herkes, SanalCafe üyesi olmasa dahi organizasyonlara katılabilir. (ancak 10. yıl partisinde üyelik gerekli)

Ve SanalCafe olarak, dolu dolu geçen bir 10 yılı, 6 Haziran akşamı  güzel bir parti organizasyonuyla kutluyor. Parti, saat 19.00-23.00 saatleri arasında 80’leri yaşatmayı bırakmayan Mono Bar’da olacak. Saat 20.00-23.00 saatleri arasında ise tüm biralar SanalCafe’nin ikramı olacak. Dileyen katılımcılar daha geç saatlere kadar kalabilir, kutlamalar 40 gün 40 gece sürebilir. Her şey katılımcıların performansına bağlı. :D

Ben de bu yazımdaki açık duyuru ille sizleri hem SanalCafe’ye, hem de 10. yıl partisine davet ediyorum…
Partiye katılmak için şu linki kullanabilirsiniz:
http://www.sanalcafe.com/organizasyon_detay.asp?OrganizasyonID=122

Eğer hala SanalCafe üyesi değilseniz, bu link de sizin için:
http://www.sanalcafe.com/uye_ol.asp
(benim bu yazıyı hazırladığım saatlerde “happy hours” var. Bundan yararlanıp, davetiye kodu aramadan üye olabilirsiniz.)

Haydi, görüşmek üzere. (;

Haziran 03 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden.., Haber, İnternet
Yorumlar Yorum Yok
Mart 26 / 2008
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar Yorum Yok

Fanta reklamındaki karakter

fantakhiFanta’nın yeni reklam kampanyalarında kullanılan karakterlerden biri bana oldukça tanıdık geliyordu. Sonunda buldum! Saçıyla, duruşuyla, reklam filmlerinden birindeki gözlükleriyle aynı o; yemekteyiz programının ünlülerinden, izlemeyenlerin dahi aklına kazınabilen acayip adam: Hasan Bey.

Dün FriendFeed‘e ve SanalCafe‘ye yukarıdaki resmi koyup (tıklarsanız büyür), kim olduğunu sordum. Benim sansürdeki başarısızlığımdan mı yoksa ortak görüşe sahip olduğumuzdan mı bilmiyorum; ama tahminlerin büyük bölümü doğruydu.

Fanta’nın İngiltere sitesinde de aynı karakter olmasa; “kesin Türkiye’ye özel hazırlandı ve çaktırmadan bu eşsiz adamın tipi araklandı” diyip, güleceğim.

fanta-1

Haziran 02 / 2009
Yazar Simto ALEV
Yorumlar 2 Yorum

Üstümden “haftasonu” geçti

Başlıktan anlaşıldığı gibi, aslında bu bir haftasonu yazısı. Fakat ancak bugün (Çarşamba) yazabilir hale geldim. Geç yazmamın bir sebebi üzerimden geçen haftasonunun Pazartesi günü de ağrısını sürdürmesi. Diğer sebebi ise Pazartesi ve Salı günü vaktimin çoğunu çalışmaya ayırmam. Geç de olsa tarihimde kalacak bir not birikintisi olarak yazıyorum.

1: yazı oldukça kişiseldir, okumamayabilirsiniz.
2: yazıyı yazarken bile yoruldum. düzensiz, bozuk cümleler ve ifade eksikleri dolu.
3: Bu yazı koşulsuz, diğer bir haftasonu maduru Berk’e ithaf edilmiştir.

Ben aslında planlı, programlı; yanında ajanda taşıyan, randevu defteri olan bir adam olmasam, plansız ve düzensiz yaşamak benim yaşam öğelerinden olsa da, rutin yaşamın getirisi hayatı bir düzende tutmak oluyor. Hangi gün, hangi saatte ne yapacağım plansız da olsa ortalama olarak bellidir. Bunun dışına fazlaca çıktım mı da yorucu olabiliyor. Devamını oku →

Nisan 30 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar 8 Yorum
Etiketler

“Anında Görüntü Şov”muş

Bu Pazar Sabahı ya da gecikerek Pazartesi günkü yazımın konusu belliydi: Anında Görüntü Şov (deneyimim.) Hafta içi  (GoGoBaBa) abimden bir mail aldım. SanalCafe olarak, Fox TV’de yayınlanan Anında Görüntü Şov’un 4. sezon ilk programına konuk olabileceğimiz yazıyordu. İlgili kişilerin iletişim bilgilerini de bırakmış.

İlgili yeri arayıp, -sanırım yapımcı- Sera hanımla görüştüm ve 50 kişilik rezervasyon yaptırdım. Bu konuda yazacağım cümlelerin de kafamda yazılmış, sadece programı deneyimlemeyi bekler olduğunu söylemeliyim. Rezervasyonun 30 kişilik bölümünü SanalCafe’ye, 20 kişilik bölümünü FriendFeed’deki arkadaşlarıma ayırma gayretindeyim. Gerek  SanalCafe’de 40 kişinin altında organizasyon yapmayıp, 90 kişiyi dahi gördüğümüzden; gerekse FriendFeed’deki kalabalıktan rezervasyonu nasıl arttırabileceğimi planlarken yeter ilgi görmedik. Rezervasyonu önce 30’a, sonra 15’e düşürmek zorunda kaldım.

Sera hanımı her iki defasında da gerçekten utanarak arayıp içten bir şekilde özür diledim. İşte, Pazar günkü yazım bu konudaki başarısızlığıma olan utancımı ve üzüntümü anlatarak başlayacak, Anında Görüntü Şov’daki keyfimi anlatarak devam edecekti. Ancak bu kadar lafı uzatırken yazdıklarımdan da anladığınız gibi, başka şeyler anlatacağım.

Kendi imkanlarımızla ayarladığımız servisle, programın başlamasına 1 saat kala Aydın Üniversitesi Florya Kampüsüne vardık. Büyük bölümü öğrencilerden oluşan ziyan bir kalabalık vardı. Neyse ki önceden, en ön sıralardan rezervasyonumuz vardı. Tekerlekli sandalye ile de geleceğimi belirmiştim. İlgileneceklerdi.

Nitekim biraz karmaşadan sonra birileri SanalCafe adına karşılık, yerimizin olduğunu ve VIP’den alınacağımızı duyurdu. Tabii ki bu konuda gurur duydum. Ancak 23.30’da (yayının da başlama saati) bekleme yaptığımız kantin kapandı ve nazikçe kovulduk.

Yayının yapıldığı salona ise, yayın başladığından kimse alınmadığı için yaygaralar koptu o kalabalıkta. Berk’in yaptığı bir kaç telefon görüşmesiyle kapılar SanalCafe için açıldı. Hiç tanımadığımız insanlar “ben de SanalCafe’denim” dedi, “yemedi”. Hemen ardından (arkadaşlarım harici) kimsenin yardım teklifi dahi olmadan tekerlekli sandalye ile iki kat aşağı indik. Salona girdik…

600 kişilik salonda tek bir boş koltuk yoktu! Dahası, koridordaki, koltuk aralarındaki insan sayısı da 50’nin üzerindeydi. Önceden ayrılmış, VIP’den gireceğimiz koltuklar çoktan dolmuş. Yapacak bir şey yok. “Reklam arasında yer ayarlarız” diyorlar ama, ordan 10 kişi kalksa pusuda bekleyen 50 kişi var. Kaldı ki biz bir arada olamadıktan sonra hiçbir anlamı da yok bu etkinliğin.

Salonda boş geçen bir 15 dakikanın ardından, çaresiz ayrıldık oradan.. Çıkarken de pek sakin olamayıp organizasyon ekibinden Elif hanım ile güzel bir ağız münakaşasına tutuştum. Elif hanım, arka kapıları hesap etmediklerini ve öğrencilerin okulu iyi bildikleri için böyle olduğunu iddia ediyor. Güvenlik ise böyle olmadığını.

Kim doğru söylüyor bilemem. Ancak son 5 yılda 85 civarı organizasyon düzenledik SanalCafe’de. Üyelerin düzenledikleri, bağımsız organizasyonlarla bu sayı 150’yi geçiyor. Ve bu organizasyonların 100 kadarında aktif rol aldım. Bir çoğunu bizzat ben organize ettim. Hem de şartlara rağmen tüm imkanlarımı kullanarak. Mutlaka ufak tefek aksilikler yaşadık. Ancak hiçbir zaman katılımcılara bu derece mahçup olmadım. Hiçbir zaman böyle kapı gibi ufak detayları ihmal etmedim. Koca bir yapım firması bunca deneyimden sonra bu hataya düşüyorsa, bu üzücüdür.

Bu yazıda Mahşer-i Çümbüş’ten ve hayranlık duyduğum, ülkemizde pek yeri olmayan “Yaratıcı Drama”dan da bahsetmek istiyordum. Ancak şu an hiçbir günahları olmayan bu yetenekli oyunculara karşı dahi önyargı kazandım.

Şu an organizasyon adına tek mutluluğum, beni üzen şeydir: 50 kişinin gelmemesi. Yoksa bu 50 kişiyi geri döndürürken daha çok utanacaktım..

Kişisel olarak “Tek mutluluğum” diyebileceğim şeyse Pelin. Bu organizasyonda aktif rolü olmamasına rağmen 3 sınavın üzerine bizim için deli gibi çırpındı. Kendisinden aldığım, elleriyle yapacağı mantı, çikolata gibi cazibeli yiyecekler de bu tanışmanın bonusu oldu.  Orada söz veremesem de, ilk fırsatta onunla Fransız Kültür’e gitmek için fırsat kolluyorum bugün. Kendisiyle yapacağımız süper bir projeden hepinizi ayrıca haberdar edeceğim canlarım…

İşte böyle.. Karmaşık başlayan bir haftasonu böyle acımasızca ama her şeye rağmen içinde barındırabildiği bir güzellikle bitti…

Nisan 26 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden.., Yorumsal
Yorumlar 3 Yorum

Bir Likemind daha geçti

Geçen ay ilk LikeMind tecrübemi uzun uzun anlatmıştım. Bu defa yazsam mı diye düşünürken Şahika‘nın fotoğrafım izlenimlerini yaz demesi, yeterli gazı tabii ki verdi. Fakat bugün o kadar uzun yazacağımı, dolu dolu olacağını sanmıyorum.

Geçen ay hiç tanışmadığım insanlarla tanışmaya gitmiş, bunun da heyecanıyla çok da uyuyamamıştım. Bu defa o ilk katılım heyecanını atmış,  dostlarla keyifli geçecek bir kaç saat için yeterince olmasa da uyudum. 6.45 gibi yataktan kalktım. Bir iki lokma kahvaltı edip, Muammer, Altan ve Berk‘i uyandırmak için aradım. Muammer tınlamazken, diğerleri çoktan uyanmıştı zaten. Altan ve Berk’in neredeyse aynı anda gelmesiyle, 7.30 gibi dışarı çıktık.

Altan’ın uyku halini bilmem ama Berk ve ben henüz pek de uyanamamış halde yola koyulduk. Her zamanki gibi Osmanbey’den en öndeki ve ekstr gürültülü vagondan metroya binip (çünkü Şişli-Mecidiyeköy durağında engelli asansörü yok). Şişli-Mecidiyeköy durağında aynı vagona bilen şirin hatunu uzun uzun süzdü, tanıyorum; Baş Dobişko Elif ama, eminde olamıyorum.. Metrodan indik, Starbucks’a yürüyoruz. Fakat adeta kızın peşindeyiz. Kanyon’un giriş koridorunda Berk’e “Bu kızı tanıyorum sanırım” dedim ama, bir süre sonra yollarımız ayrılınca o olmadığına karar verdik.. Oymuş.. Elif’le pek sohbet edemesek de kartını aldım. Bugüne dek onlarca güzel kart gördüm ama hiç bu kadar sevimli ve acıktıranını görmemiştim. (:

İçeri girdiğimizde neredeyse kimsecikler gelmemişti. Ortam bomboştu, tanıdıklarımın da pek azı gelmişti. Şaşırdım. Hemen bir masaya geçtik ama Berkle. Birileriyle selamlaştım. Zaman ilerledikçe herkese “Heey, SanalCafe’nin sahibi bu” diye Berk’i gösterdim. Onu da ünlü edeceğim!..

Uzun süre olduğumuz yerden ayrılmadan yellow.com.tr‘in ısmarladığı kahveleri içtik. Birileri havanın güzelliğine kapılıp kendini dışarı atınca, biz de yerimizde durmadık. Tabii kalabalık öyle artmıştı ki, dışarı çıkmak da, içeri girmek de zorlu bir mücadele gerektiriyordu. Bu sırada hemen herkesle de bir tanıştım. Geçen defanın aksine bir kaç masa dolaşıp, bir kaç kişiyle uzun uzun sohbet edebildim. Özellikle Vigo ve Çağatay Öztürk‘le konuşmak; Vigo ve Burak Yetgin‘nin bilgisini sömürmek çok keyifliydi.

Tavşancık Melis’le, yıllar sonra wrzl‘la, Xing’den Pelin Ayan‘la, Mersin’den Uğur Samsa’yla, 23 Nisan projesinin yaratıcısı Cankız‘la ve yazarken yine dalgınlıkla anlık da olsa (affedin) hatırlayamadığım birkaç adamla tanıştım.

Bu defa bir çoğuyla tanışmış olmanın huzuruyla dolu dolu eğlendiğim, sosyalleştiğim, delirdiğim bir LikeMind oldu. Kaçıranlar çatlasın..

Nisan 17 / 2009
Yazar Simto ALEV
Kategori Benden..
Yorumlar 4 Yorum
Etiketler